Dilhun

(Bu yazının okunma süresi yaklaşık olarak 2 dakika sürmektedir.)

Aylardır uyanığım. Gözlerimin kapandığı süreler ise gün içinde devam eden acının canlı birer yansımasından ibaret. Zemin altımdan kaymakta, hâlâ sabitlenmiş değil. Keza benim de dengemi korumak için çaba sarf ettiğim söylenemez. Gün içerisinde aynaya yansıyan ile girdiğim diyalektik ilişki, beni keşkeler sokağından başka bir yere götürmedi. Gümüş nehirden akan duru sular kuruduğundan bu yana kasabaya uğrayanlar da pek hoşnut ayrılmadı. Kasaba sanki bir ressam misali en puslu boyalarıyla mavi gökyüzünün üstünü inatla kapatmış. Hayır, henüz yağmur yağmadı. Yağdığında ise kasabanın her bir kaldırım taşına kazınmış günahları silip süpüreceğinden yana şüphe yok. Bu yıl hiç olmadığı kadar göç verdi kasaba. Güneş dağların arkasına girer girmez yanan ışıklarıyla uzaktan adeta birer ateşböceği izlenimi veren hanelere derin bir karanlık çökmüş, kapılara ise koca koca kilitler vurulmuş. Belli ki bu kasaba halkının her sene düzenli olarak gittiği tatillerden değildi. Hem öyle olsa bile mutlaka ruhlarını buralarda bırakırlardı. Bu sefer ruhlarını da yanlarında götürmek için fazladan birer bavul daha aldıklarını sanırım inkâr edemezler. Gerçi kasaba da bunu hesabını sormaz onlara. Sanırım bu sene hasat zamanının gelmeyeceğinin o da farkında. Toprak eşelenmemişti. Belki de kasabadaki hanelerin ilk mesajıydı bu. 

Uyanık olduğum süre, kasabanın her bir sokağını yürümek için yetti de arttı sanırım. Hatta en son saydığımda aynı sokaktan ondan fazla defa geçmiştim. Her bir seferinde de bana dair yeni şeyler söylemeyi başarmıştı. Artık borçlu sayılırdım bu kasabaya. Tamamen hayalet bir kasaba olmak üzereyken beni kabul etti, elden geldiği kadar da ağırladı. Hava hala en başta bahsettiğim gibi kapalıydı fakat benim de pek havamda olduğum söylenemezdi zaten. Havadaki grilik ile içimdeki karanlığın ahengi o kadar da kötü durmuyordu. Ya da benim burada kendimden bir şeyler bulabilme isteğim gerçek ile arama perde gibi iniyordu. Zihnimin en ücra köşelerinde yuva yapmış olan iblisler defalarca diz çöktürdü bana. Bu kasaba da yeterince şahit oldu buna. Her defasında da kalktım fakat bunun bir galibiyet olduğundan söz edilemez. Söz konusu ayağa kalkış aslında mutlak bir mağlubiyetten ötesi değildi. Çünkü her bir ayağa kalkış, her bir uyanış sonraki gün başlayacak ruhani işkencenin resmi bir kabulüydü. 

Sahi bu boşaltılmış kasabadaki ışıkları yakacak şey zihindeki ateş arabalarını serbest bırakıp bedeni ele geçirmesine izin vermek miydi yoksa koridorlarını bizzat benim tasarladığım labirentten gerçekleşecek olası bir çıkış sonrası buruk bir selam çakacağım ve artık uzak bir anı olan mutluluk muydu? Bu arada dağlara uğramadan olmaz. Şayet bu buhran cennetine en geniş bakışı sadece orada elde edebilirsiniz. Kasabadaki ruhsal yozlaşmanın somut izlerini kolaylıkla görebiliyorsunuz. Canımı sıkmadı değil fakat gördüğüm manzara benim için önüme koyulan bir aynadan ibaretti. 

Dönüş vakti… Ruhsal yolculuğum tamamlanmadı fakat bu ıssız kasabanın da kendi başına kalmaya ihtiyacı vardı. Ki zaten bunu anlaması gereken belki de tek kişiydim. Bahsi geçen yağmur bir türlü yağmadı, günahlar yıkanmadı ve toprak susuzluktan parçalara ayrıldı. Verilen söz tutulmalı. Söylemiştim borçlandım diye. O sebeple içimde titizlikle muhafaza ettiklerimle kasabanın orta yerinde bir müddet oturdum. Göz pınarlarımdan birkaç damla armağan ettim toprağa. Günün sonunda kasaba köylülere, ben ise içimde uyuyan, bir türlü uyanamayan kendime yenilmiştim. O ben uyandı. Şimdilerde kış uykusunda olduğu sürenin kefaretini uykusuzlukla ödemekle meşgul. Ne acıdır bir bende iki ayrı zihin taşımak. Birisi güncel acının duvarlarını inşa ederken öteki gerçek benlik rolünü üstlenerek örülen duvarları yıkıp duvarın arkasındakilere göstermek ister kim olduğunu. İnsanın kendi acısının simsarı olması ne de kötü…

Konuk Yazar: Batuhan Akdeniz

Görsel kaynak linki: https://www.tumblr.com/womswelt/652938787169665024

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.