Yaşam Ağacı

(Bu yazının okunma süresi yaklaşık olarak 4 dakikadır.)

Her zamanki kafede, aynı manzaraya bakan ve hep rengarenk yastıklarla sarılı mavi koltuğumda elimdeki aynı kahveyle oturuyorum. Elbette tek değişken, yine düşüncelerim. Gittiğim kafe, oturduğum koltuk ve içtiğim kahve, hatta yapılı olan saçım bile aynıyken zihnimdeki düşüncelerim asla aynı kalamıyor. Benzerlikler içinde sarmala düşen mideme bulantı hissi gönderen aynı ojeli tırnaklarımı yemekten mahveden ah o düşüncelerim!

Bu ay yetiştiremediğim yazım da elbette düşüncelerim arasında ama onu zihnimin tozlu raflarına atıp kaçış yolumu farklı düşüncelere sığınarak buluyorum. 

Temel inançlar, ara inançlar ve otomatik düşünceler beni aynı koltuğa mıhlayıp aynı ojeyi sürmeye iterken bu sefer aynı manzara yerine farklı bir yere bakmayı seçiyorum. O da benim gibi her zamanki yerinde olan tuhaf yaşlı adam… Yan tarafta oturan arkadaşım da onun hakkında birkaç kelime sarf ediyor; zihnim onu dinleyemeyecek kadar meşgul. Sadece o yaşlı adama odaklanıyorum. Yırtık pırtık içinde eski bir asker üniformasıyla bağdaş kurmuş mahallenin en yaşlı ve kocaman ağacının dibinde oturuyor. Orada sürekli oturuyor hem de geceleyin yıldızlar gökyüzüne sahiplik ederken oturuyor; güneş çıkıyor ve gökyüzü bile değişirken o ağacı terk etmiyor. İklimler değişiyor ama o hep ağacın başında onun koruyucusu olarak bulunuyor. 

Herkes “deli” diyor onun için çünkü kendisini bir ağaç zannediyor. Kısılmış gözleriyle gökyüzünü izleyen bu adamın hep derin bir hikayesi olduğunu düşünmüşümdür fakat hiçbir zaman yanına yaklaşacak cesareti kendimde bulamıyordum. Şimdiye dek… Şimdi karnımdaki karıncalanma hissi yerini meraka bırakıyor. 

Aynı manzaram olan sol taraftaki ormana bakmak yerine ona bakarak uzun zaman sonra kendi döngümü kırıyorum. Arkadaşım yanımdan ayrılırken bile odağım onda. Soğuk kahvemi bitirip kafeden ayrıldığımda adımlarım tedirgin, onu rahatsız etmekten korkuyorum. Ama içimden sayıklıyorum: Lütfen bana yazmaya değecek bir hikaye ver. 

Onun yanına oturup kafamı ağacın gövdesine yasladığımda bile istifini bozmuyor. Heykel gibi dururken yüzünü incelediğimde yara izlerini fark ediyorum. Belki de asker geçmişi olduğu için bu kadar yara izine sahiptir. Mahalledeki kimse onun hakkında bir şey bilmiyor; konuşmayı deneyen herkesi görmezden geliyor ve ağacın başındaki nöbetine devam ediyor bir gardiyan gibi. Ağacı mı insanlardan koruyor yoksa kendini mi insanlardan koruyup ağaca saklanıyor? Bilmiyorum. Belki de her ikisidir, insanlar söz konusu olduğunda her ikisi de her zaman geçerli; biz nefes alan her şeye ağır zararlar veren kocaman kara bulutlarız. Hatta bazen nefes alması bile gerekmiyor. 

O ân öğlen güneşinin eşliğinde ağacın dallarla kavuşmasını izlerken ben de onu izliyorum. Bedeni çok çelimsiz, uzun zamandır düzenli beslenmiyor gibi görünüyor. Asker üniforması sanki büyük bir savaştan çıkmış gibi görünüyor. Saçları bembeyaz duruyor sanki kafasının üstüne kar yağmış gibi ve kirli; karman çorman olmuş. O ânda,  kocaman ağacın uzun dallarıyla saçları sanki birbirine karışıyor ve paralelliği izlerken tüylerim ürperiyor. Ağaçla bir insanın bu kadar benzer olması zihnimin bir oyununu oluşturuyor. 

“Neden burada bekliyorsun?” diye fısıldıyorum zihnimin oyununa düşmekten kurtularak. Gözlerini diktiği gökyüzünden bir an bile çekmeden beni bir başka soruyla cevaplıyor. “Sen neden burada bekliyorsun?” 

“Senin hikayeni merak ediyorum çünkü.” Ellerimi omuzlarıma sararken onun gibi ben de bulutlu gökyüzüne bakıyorum. Ağacın dalları gökyüzüyle birleşip bana bir renk cümbüşü şöleni sunuyor. 

“Benim bir hikayem yok.” Herkese verdiği yanıtı aldığımda çekip gitmem gerekirdi ama onunla oturmaya devam ediyorum. 

“Herkesin bir hikayesi vardır.” Bakışları titrerken yine de bana bakmıyor; onun odağı sanki doğduğu ilk ândan beri o gökyüzü. Saatlerce orada öylece hiçbir şey yapmadan bekliyorum. 

“Senin hikayen ne o zaman?” Zihnimin hayaletleri bana doğru üşüşürken kendimi kapan kısılmış hissediyorum. Mavi gözler gökyüzünden ilk kez bana dönüyor. Yakalanmış gibi hissediyorum; yıllar boyunca herkesin hikayesini yazan bir yazar oldum. Fakat kimse benim hikayemi sormamıştı. Bu ilk kez başıma geliyor. “Ben bir yaşam ağacıyım.” diyor. “Ağaçlar konuşamaz, sadece dinler; ben de sadece dinliyorum. Bazen kuşların sesini bazen arabaların çok az da insanların.” Gözlerini tekrar gökyüzüne çekerken ben de ilk kez kendi hikayemi tüm mahallenin “deli” olarak etiketlediği bu yaşlı adama anlatıyorum. Tuhaf bir şekilde onun orada gerçekten bir yaşam ağacı olduğuna inanıyorum çünkü beni kimse böyle dinlemedi; insanlar değil ama ağaçlar dinleyebilir… Gerçek olamaz gibi geliyor. 

Ağlayarak hikayemi bitirirken ayağa kalkıyorum. Zihnim kendisiyle çelişiyor; gerçekliğini yitiren bir yaşam ağacına dönüşüyorum. Bu yaşlı adama minnetarlığımı göstermek için kahve almak için karşıya geçiyorum. Kahveyi satın alırken arkamı döndüğümde ağacın başında onu göremiyorum. Bir yıldır her zamanki yerinden bir dakika bile kıpırdamayan adam artık yok… Oradakilerine onu sorarken daha da girdabın içine giriyorum. Midemdeki bulantı tekrar kendini belli ediyor çünkü herkes o ağacın başında hiçbir zaman o adam olmadığını söylüyor. 

Zihnimin içindeki bu düşünceler… Kahve bardağını düşürürken her zamanki masama doğru ilerliyorum. Sandalyeye oturduğumda her şey kesinleşiyor. Masadaki dağınık ilhamsız kağıtlardan birini alıp ilk kez mürekkep damlatıyorum. Artık hikayemin bir başlığı var:“Yaşam Ağacı” 

“Ben bir yaşam ağacıyım.” Gülümserken ağzımdan bu kelimeler dökülüyor. Ve doğduğu andan beri başkalarının hikayesinde ilham arayan o kız, ilk kez kendi zihninden geçen yaşam hikayesini yazıyor. 

Çünkü ben bir yaşam ağacıyım, hem o yaşlı adamım hem de değilim; zihnimin içindeki birkaç küçük kıvrılmış düşünceden ibaretim. Yine de ağacımdan çıkan dallarım gökyüzüne ulaşıyor ve yaşam benim için tekrar başlıyor. 

Yazar: Ayşegül Çıkrıkcı

Görsel Kaynak: https://tr.pinterest.com/pin/611222980705835449/

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.