Yaşlı Planet
(Bu yazının okunması yaklaşık olarak iki dakika sürmektedir.)
Güneşin son dokunuşlarıyla kızıla bürünen gökyüzü, adeta hislerinin karmaşasını yansıtırken yorgun bedeni o çok sevdiği taşlı yolu adım adım terk ediyordu. Rüzgar, saçlarının arasından çırpınan bir kuş gibi hızla geçerken bu vedanın hüznünü taşıdığı yüreği sanki göğsünde gittikçe daha da ağırlaşıyordu. Gözleri, her bir detayı sonsuz bir özenle kaydediyordu; çimenlerin hafif eğimi, ağaçların dallarındaki hüzünlü sallantı, gökyüzünün kırmızısı…
Usulca eğilip denizin kıyısına oturdu. Ona karşı duyduğu hisleri anlatmak, işte karşısında duran şu denizin sonsuzluğunu damla damla anlatmaya benzerdi. İçindeki okyanusun dalgaları, adeta kalbinin ritmini yansıtıyordu fakat bu ritmin kıyıya vurmasına asla izin vermeyecekti.Onu her görüşünde, her sohbet anında, paylaştıkları tüm sessiz saatlerde, onunla geçirdiği her saniyede, içindeki duvarların daha da yükseleceğini biliyordu. İçinde çalmaya devam eden bir şarkı varken dudaklarından yalnızca hüzün dökülüyordu. Onunla birlikte olma hayali, gökyüzünde kayan yıldızlar kadar güzel ancak aynı zamanda en az o yıldızlar kadar ulaşılmazdı. Onun gülüşü, söylediği her kelime, içini huzurla dolduruyorken bu huzurun geçiciliğiyle de yüzleşmek canını çok yakıyordu. Çünkü bilirdi, onunla paylaştığı her an aynı zamanda ona bir adım daha yaklaşmamın imkansızlığını hatırlatıyordu. Derin bir nefes aldı. Zihnindeki kelimelerin arasında kayboluyor, duygusal bir düğümün içinde sıkışmış gibi hissediyordu. Ona olan sevgisi, içinde bir şelale edasıyla akıyor ancak bu şelalenin hiçbir zaman denize dökülmeyeceğini de biliyordu.
Yan yana yürüyemeyecekleri bir yolda olduklarını hissediyordu. Gözlerinin içinde kaybolmuşken bile kalplerinin farklı ritimleri olduğunu seziyordu. Buna rağmen aralarındaki bağın kelimelerle anlatılamayacak kadar karmaşık olduğu da aşikardı. Sanki kalbi onun yasaklı bahçesinde büyüyen nadir bir çiçekti. Göz bebeklerinin olanca yeşiliyle ne kadar baksa da dokunulmazlığını koruyacak bir çiçek.
Düşünmeden edemedi ; belki de bir başka evrende, bir başka zaman diliminde, aralarındaki görünmez duvarları aşan bir hikaye yaşanıyordur. Ama burada, gerçekliğin soğuk eli bu hayali yok ediyor. Onun sözleriyle araladığı masal diyarlarının kapısı gerçek hayata açıldığı an, yüzüne sertçe kapanıyor ve yüreği içini kaplayan hüzün bulutlarıyla gölgeleniyordu. Ama yine de kalbinde onunla büyüttüğü bir sevgiye sahip olmak, hayatının en değerli hazinelerinden biri olacaktı.
Kim bilir, belki bir gün gökyüzü onun bu karanlık hüznüne şahit olmayacak. Rüzgarlar, onun adını getirmeyecek kulaklarına. Fakat onun sevgisinin melankolik şarkısı sonsuza kadar içinde çalacak. Tüm bu duyguların yarattığı karmaşık dans, içini sararken bir yandan da bu ızdırap veren vedayı kabul etmeye çalışıyordu. Belki de en büyük sevgi, sessizce sevmek ve onun mutluluğunu gizlice kutlamaktı. Ve belki de, onun için en iyi olanı dilemek, asıl sevginin en saf haliydi.
Yazar:Aleyna Korkmazyürek
Görsel Kaynak: https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/8/86/Spleen_et_ideal.jpg/800px-Spleen_et_ideal.jpg