Yakamoz ile Sohbet

''Bir ben vardım bende, şimdi hatırlayamadığım. Hatırlasam da anlayamadığım. Bir zamanlar olduğum kişiden çok uzağım, olmak istediğim kişiye de bir o kadar yakın. ''

Sanki hep uçmak istemişim ama uçmayı öğrendiğimi fark etmemişim gibi. Sanki bir balık olmayı hayal etmişim hep ama hiç bilmemişim gibi yüzebildiğimi. Sanki anlatmak istemişim de konuştuğumu hiç anlamamışım gibi. Sanrılar gelip geçmiş gözümden ben anlamamışım ne bildiğimi ve susmuşum hep artık pes etmiş yaşlı bir kadın gibi. Hiç uyanmamışım ama hiç de rüya görmemişim gibi. Konuşmaya hali kalmamış yorgun bir şair gibi sessiz. Uyanmışım güneş doğarken ufukta, yeni bir güne… Yeni bir hayata.

Konuşsam da anlamazdı belki kimse beni. Dünya’ya hapsolmuş bu insanların hepsi. Bilmez, anlamaz şairin demek istediklerini. Zaten uğraşmaz da anlamaya, ak saçlı adam ne hissetmiş ya da genç Cemal neler demiş mehtaba. Mona Rosa’nın elleri ve kızıl hava… Ve bir sis bulutu İstanbul’da… Geceleri uyuyabilmiş mi Halide Edipler? Bilmek istemez insanoğlu. Dünya’ya hapsolmuş çünkü hepsi, duygulardan yoksun modern dünyaya. Kimse düşünmüyor artık yakamozun güzelliğini.

Bir tasavvuf şairinin satırlarından alınmış gibi yazılan tüm şarkılar, gelip kapımı çaldı; yıldızları seyrettiğim, geceyi dinlediğim zamanlarda. Uzanıp açamadım. Tek başımaydım. İçeri gelen de olmadı. Ya da ben öyle sandım. Antika ruhum soldu tüm o soylu şarkılarla. Bir ellerim kaldı tozdan topraktan kurtulan. Onlarda göğe açtı avuçlarını her bir türkünün ağıtında. Yağmurlar yağdı üstüme, hiç ıslanmadım. Sandım ki biri bir şemsiye tuttu üstüme. Fark etmedim kuytuda olduğumu. Meğer ne çok peri varmış elimdeki şemsiyeyi çalacak, ben paylaşmaktan korkmasam bile.

Bir zamanlar olduğum kişiden çok uzağım şimdi. Her şey daha bir canlı, daha bir efsunkâr gibi. Gök başka gök, deniz başka deniz, gül başka gül sanki. Daha çok ses duyuyorum şimdi ve daha derini görüyorum eskisine nazaran. Umudumun bittiği yerde inadım başlıyor şimdi. Gücümün yetmediği yerde hırsım alıyor iplerimi. Sesim daha net çıkıyor, yine de daha az konuşuyorum. Birçok şeyi hatırlayamıyorum artık ve biliyorum birçok şeyin nedenini.

Bir ben vardım bende, şimdi hatırlayamadığım. Hatırlasam da anlayamadığım. Bir zamanlar olduğum kişiden çok uzağım, olmak istediğim kişiye de bir o kadar yakın. 

Yazar: Damla Damar            

1 Comment

Add Yours
  1. 1
    Brit

    iç çektiği nefesle üfledi sese
    yeterince soyut yetmezce somut
    cid yok diyetle tok kuru ekmek
    bazen boşaltmak için doldurmak gerek

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.