Dokuzuncu Nesil Blog Veda: “Uğurlu Yolculuk”
Editör’den
Bir yolculuğa çıkacağınız vakit…Bir parça heyecan, bir tutam korku ve bir dolu bilinmezlikle uzanırken yol önünüzde. Bir yolculuğa çıktığınız vakit…Bir tren yahut bir otobüs fark etmeksizin sarsılırken vücudunuz kontrolsüzce…Yahut bir yolculuğun ortasında… Duyuyorken özlemini garda, otogarda sarıldıklarınızın ve dönmek hiçbir zaman bu kadar cazip gelmemişken. Üzerinize üşüşmüşken soğuk cama üflediğiniz buhar… Kaybolmuşken tüm cesarete dair hisleriniz…
Ve nihayet tam varmak üzereyken yol hiç bitmesin istediğinizde; işte o ân, sonun yaklaştığının idrakine vardığınız vakittir. Yolu hiçbir zaman bu ândan daha fazla sevmemiştiniz belki de. Bana göre uğurlu bir yolculuk sonunda anlaşılır. Veda ederken, kopmaya ne kadar ihtiyacınız olduğu hâlde kopmak istemeyişinizden…
Ben ve kalemi zihni kadar pırıl pırıl sekiz değerli yazar bu yolculuğu sevdik. Bundan bir yıl kadar önce, ilk geri bildirimimde şöyle bir cümleyle başlamıştı her şey: “Sevgili Yazarım… Bugün bir yolculuğa çıktın… Zihninin kapısını araladın ve ben de dahil olmak üzere, tüm okuyucuların içerisinden sızan ışığı gördük.”
Şimdi şöyle bir cümleyle bitiriyorum:
“Sevgili Yazarım… Bu bizim uğurlu yolculuğumuzdu.”
Zeynep Güzeltepe
***************************************************************************
Almina Kesler
Son kez merhaba! Hevesle ve büyük bir heyecanla başladığım bu yolculuğun bir durağına daha gelmiş bulunmaktayız. Yazmanın ya da okumanın sonu olmadığından ve bu süreç hayatımızın daimi bir parçası olduğundan sizlere “Bu son!” diyemiyorum. Yalnızca bana ayrılan yolculuğun sonuna gelmiş bulunmaktayız sevgili dostlar, bu yüzden şapkamı önüme alıp bu yolculukta bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ediyor ve bu durakta iniyorum.
Bu yolculukta dünyayı aynı pencereden izleyebildiğimiz, nice güzel insanlar tanıdım. Bu yüzden kendimi ait hissettiğim bir ekibin parçası olmanın gururu içindeyim. Umuyorum ki ben de biraz olsun sizlerde güzel bir iz bırakabilmiş, birkaç dakikalığına da olsa ufkunuzda yer edinebilmişimdir.
Ve son kez hoşça kalın sevgili dostlar! Sizlere güzel yolculukların eksik olmadığı bir hayat ve her anını doyasıya çıkardığınız yarınlar diliyorum. Yüzünüzden gülücük eksik olmasın! Ömrümüzün başka bir kısmında kalplerimizin kesişmesi umudu ile…
***************************************************************************
Ayşegül Çıkrıkcı
Bir yolculuk nasıl başlar? Benimki anneannemle olan anımı anlattığım papatyaların hikayesiyle başladı. Mavi bir kelebeğin “Hayaller Diyarı”nı aramasıyla da devam etti. Otogarda gecenin dördünde kaybettiğim valizim bana ilham olurken “Turuncu Valiz”i yazdım, ardından da içimdeki “Boşluk ve Kalabalıklar”ı ifade etmeye çalıştım. Daha sonra güneşten kaçan bir adamın yolculuğunu yazmaya çalıştım. Bazen ilham bulamayınca oturduğum bir kafedeki “Akvaryumdaki Balıklar”ı yazdım. Yolculuğum diğer yazılarımla devam ederken hep biliyordum ki en güzel hikayeler hiç yaşanmamış olanlardı, ben de onları yazmaya çalıştım “En Muhteşem Hikaye” eşliğinde. Yolculuğum “Sırça Fanusun İçinden” yazımla son buldu. Kendi sırça fanusunun içinde sığınaklar bulmaya çalışan belki birkaç kişi için yazmak istedim. Sırça fanusunun içinde hikayesini kabullenen insan için dünyanın kendisi korkunç ama katlanılabilir bir gerçektir. Bu yolculukta bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim, kelimelerin beni uğurlama vakti geldi. Kendi sırça fanusumuzun içinde sığınaklar bulabilme ümidiyle…
***************************************************************************
Aziz Akar
Veda yazımızın temasını “Uğurlamak’’ olarak belirledik. İçime oldukça sinse de bir süre sonra, tıpkı blog yazılarımı yazarken yaşadığım gibi, bir belirsizliğin içerisinde buldum kendimi: “İyi de ben şimdi ne yazacağım?’’ Hem yazmaya gelmek, hem de ne yazacağını bilememek…
Elbet bir şeyler yazarım, yazarım da; fakat ne yazmak istiyorum? Yazmamın önündeki engeller neler? İşte bu temel sorulara cevap bulmakla geçen koca bir senenin sonuna gelmiş bulunuyorum. Yine de bu sorular yakamı bırakmış değiller. Belki de yazarlık serüvenimin bana kazandırdığı yegâne şeylerden birisi de bu olmuştur: Kendimin temel sorularını bulmak.
Önce, bir sene önceki hâlimi karşıma alıyorum ve benim bugünkü hâlime gelmemi sağlayan bıraktığı parçaları bir bir uğurluyorum ondan. Öteki sandığın da aslında sendin diyorum ona. Seni yetersiz bulacaklarını, kabul etmeyeceklerini ve hor göreceklerini sandığın, senin iç sesindi. Ona kulak vermeyi öğrendin. Bazen işlerin istediğin gibi gitmeyebileceğini, her istediğinin gerçekleşmeyeceğini, bazen reddedilebileceğini kabullendin. Artık özgürsün. Sonra, bugünkü hâlimi alıyorum karşıma ve onu Akıl Defterim’den çıkacağı yeni yollara, yapacağı yeni başlangıçlara doğru uğurluyorum.
Hoşça Kalın Değerli Okurlar…
***************************************************************************
Beyza Dilara Meşeci
Her maceranın bir sonu vardır. Kelimelerle harikalar yaratan güzel insanları tanıdığım bu yolcuğun da elbet bir sonu geleceği barizdi. Bu noktada uğurluyoruz artık birbirimizi. Uğurlamalar en çok geride kalanı mı yoksa gideni mi burkuyor bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa bu vedada kimsenin geride kalmadığı. Ben de bloğu ve güzel ekibimi ilerlemeye devam ettikleri yolda güzel kapılarla karşılaşacaklarını umarak uğurluyorum, tıpkı onların beni uğurladığı gibi…
Dünya çok küçük. Bilakis, beraber yola çıktığım insanların yürekleri çok büyük. Yollarımız belki kesişecek yeniden. Belki de kesişmeyecek ve yepyeni, bambaşka maceralara yelken açacağız hayatta. Fakat ben her daim güzelliklerle hatırlayacağım bu yolculuğu. Farklı amaçları olsa da aynı yolda hayatları kesişmiş insanlar daha geniş bir dünya bırakırlar birbirlerine. Ben, elimde kalan bu uçsuz bucaksız dünya ile tanıdığım biricik insanlar ile uğurlanıyorum blogdan.
Giden mi daha çok burkulur kalan mı bilmiyorum ama en çok da güzel sevenlerin vedalarda burkulduğunu biliyorum. Bir hayat bitti, yeni bir hayat başlıyor. Tanıdığım tüm dostlarıma hem karakterleriyle hem de yazılarıyla bana kattıkları her şey için teşekkür ederim. Ve ekibimle beraber bloğa yeni başlayan tüm yazarlara yeni hayatlarında başarılarına başarılar katmalarını dilerim.
Hoşça kalın. Sevgiyle kalın.
***************************************************************************
Burak Bayık
Çoğu zaman kendi içimde dış dünyadan farklı bir dünya yaşadım. Olayların, insanların ve anlamların farklı aksettiği bir dünya. Yazarlık da esasında benim bu dünyayı tasvir etme şeklimdi. Klavyedeki her bir tuşla bu dünyayı çizdim. Bazen kendimi birkaç cümleye hapsettim, bazen de satırlar boyunca kendimi ifade edemedim.
Aslında herkes kendi yazar. Herkes kendine yazar. İç dünyanı kapıdan geçirir, bir gece kendi kapısını çalar. Ne kadar uzağı anlatmak istese o kadar yakından yazar. Kendime yakalandığım yerdir benim için yazmak. Şimdi kendimi bulmaya bu denli yaklaşmışken, kapımdan uğurluyorum kendimi. Güzel bir ekiple, güzel bir yaz gecesi, klavyeme son vuruşları yapıyorum.
***************************************************************************
İrem Tokyürek
Veda diye bir şey gerçekten var mı? Her son bir elveda mı? Bunu sorguladığım bir akşamın saklı sükunetiyle yazıyorum. Kalbim ve aklım arasında kaldığım o gelgitte tatlı bir telaşla yolculuğuma bakıyorum. Büyümenin keyifli kırlarında gezinirken ruhum, mazinin denizine yelken açıyor aklım. Bir hayalle başlayan bu yolculuğun sonuna geldim demek yakışır mı, sanmam. Son diye bir şey var mı, doğrusu hiç inanmam. Yaşamın hatırlamak denilen bahçesinde gezinirken ruhum, ilk kabul mailini aldığım geceyi anımsadı gözlerim. Ne içten bir sevinç ne güzel bir umuttu, bir hayale yakın olmak. Uzak bir hayalken tatlı bir anıya dönüşen bu yolculuğun sonundan yazıyorum şimdi size. Öğrendim ki sonlar inandığımız için son, ben sonlara inanmıyorum ki… Başka mısralarda karşılaşıp en güzel kıtayı oluşturacağız.
Her birimiz kendi rengimizle gökkuşağını yeni baştan yaratacağız. Bu bir veda değil, hayatımızdaki yeni açılan sayfaya bir “Merhaba!”. Hoş gel yarın, hoş gel…
***************************************************************************
Seher Avcı
Her şey bitmek için başlar diye bir cümle duymuştum. Zaten sonlar olmasa başlangıçların ne önemi kalır? Çok güzel bir başlangıçla tanık olduğum bu yolculuğuma yeni başlangıçlar yapmak için veda ediyorum. İnanarak sonsuz bir heyecanla başladığım bu yolculukta yol ayrımı artık ufuktan daha yakın bir yerde görünüyor. Bana kendimi, inandıklarımı ve hayal ettiklerimi burada anlatma şansı veren bu kocaman aileye teşekkür etmek istiyorum. Beni kapıda karşıladınız ve ellerimde çiçeklerle gönderiyorsunuz. Artık veda vakti…
Sıkı sıkıya tuttuğum uçurtmayı bugün gökyüzüme hediye ediyorum. Hepinize bakmaya değer rengarenk gökler diliyorum.
***************************************************************************
Züleyha Yıldırım
Rupi Kaur’un “Güneş ve Onun Çiçekleri” kitabından çok sevdiğim bir alıntıyla başlamıştım bu yolculuğa:
“Uyanır uyanmaz kelebeğe dönüşemezsin, büyümek bir süreçtir.”
Yazdığım yazıları daha kağıda dökmeden, henüz aklımdan geçirirken siz değerli okurlarımızın tepkilerini düşünmek bu yolculuktaki en büyük motivasyon kaynağımdı. Ne yazık ki her yolculukta olduğu gibi bizim yolculuğumuzda da yol ayrımları var. Şu an başında durduğumuz yol ayrımı en belirgin olanı.
Ekip arkadaşlarım ve sevgili editörümüzle birlikte gerçekleştirdiğimiz toplantılar, üzerinde çalıştığımız tüm yazılar ve ilham rehberimiz hep aklımın ve kalbimin bir köşesinde benimle birlikte devam edecek. Bize ayırdığınız vaktiniz, yazılarımıza verdiğiniz geri dönüşler de tatlı birer anı olarak kalacak.
Büyümek bir süreçtir;, dostluklarını ve desteğini tüm kalbimle hissettiğim ekip arkadaşlarımla birlikte yolculuğumuzu tamamladık. Bizim için şimdi kozadan çıkma vakti…
Dokuzuncu Nesil Blog Ekibi