Bu yazının okunması yaklaşık olarak dört dakika sürmektedir.)
İçim kaynıyor, gecenin üçü. Alıp başımı gideyim diyorum, gelmek istiyorsun. Kelimeler namağlup bugün. Oysa nasıl kanıksamışlardı yenilip de durmayı. İçim köpürüyor. Sanıyorum, ruhuma gömdüğüm gözyaşlarımdan bozma denizim bugün bir farklı dalgalanıyor da köpük köpük akıyorum duygulara. Dehlizlere iniyorum. İçim derin mevzulara teslim, sana direnirken buluyorum kendimi. Ben, sana direniyorum.
Sen, devrime niyetli bir istilacı gibi kırıyorsun direncimi. Sana teslim olmamak için çabalıyorum, başaramıyorum. Sözlerin şiir kokuyor, şiirlerin isyanına imreniyorum. Her biri duygulu benim duygusuzluğuma inat. Ben de “artık herkes gibi olmak istiyorum”, olamıyorum. Özneler aşıyor boynumu. Birinci tekil şahıstan çoğullaşmaya yüz buluyorum. Bir kalabalık alıp götürüyor beni. Issız, hüsrana uğramış kalabalıkların seslerini işitiyorum kafamda. Konuşuyorlar hep. Durmadan ve istikrarla beni bozguna uğratmak adına konuşuyorlar. Onlara yenilip duruyorum. Sonra gözlerin giriyor devreye, kalabalık susuyor. Onların dahi dili düğümleniyor.
Karanlık bir devri bitiriyorum. Önümde daha karanlıkları var, görüyorum. Oradalar. Beni hazır olda teslim almayı bekliyorlar. Korkuyorum. Sonra sen beliriyorsun bütün heybetinle. Odalara sığmayan bir taşkınlıkla beliriyorsun. Karanlıklar benim onlardan korktuğumdan da çok korkuyorlar senden. Geri çekiliyorlar. Taaruza geçiyorsun, ben karanlığa varmaya hazır olmuşken sen, taaruza geçiyorsun. Aydınlık yakıyor elimi, senin aydınlığın yakıyor. Sana uzanamıyorum. Karanlığa dönmek için yanıp tutuşurken aydınlığında buluyorum kendimi. Yeniden ışıldama umuduna kapılıyorum. Gaflete düşüyorum. Lakin ben, ışığına uzanamıyorum.
Duvarlarım hem… etrafıma örülmüş çelikten duvarların dayanıklılığı sekteye uğruyor. Bana söyle, onları nasıl zelzeleye verebiliyorsun? Hissediyorum, duvarların arasından sızıyor varlığın. Şimdi, buradasın. Duvarları arkana almış, bana bakıyorsun. Ancak görüyor musun? Ben gözlerimi kapatıyorum. Senin, kimsenin ardını görmesine müsaade etmediğin duvarlarımın içinden geçmiş olduğun gerçeğine gözlerimi sımsıkı kapatıyorum. Bu da ne! Daha öncekilere benzemeyen bir tehlike seziyorum. Beni bana yakınlaştıran bir yabacısın içimde, seni tanıyorum. Kalp ritmim hızlanıyor, afallıyorum. Bana adım atıyorsun, korkuyorum.
Cebimde bütün silahlar, seni duvarların ötesine geri göndermek için var gücümle hücum ediyorum. Yerinden oynamıyorsun. Şaşırıyorum. Söyle, tahmini ne zaman gidiyorsun? Güvenimin en sarsılmaz yerinden ihanet etmişler bana, sen neden öyle güvenilir bakıyorsun? Yaralı bir hayvan gibi temkinli yaklaşıyorum sana. Her an saldırmaya hazır, senin gideceğin fikrine razı. Sen yaralı olduğumu anlıyor gibi tehlikesiz, sana yaklaşmama izin veriyorsun. İki kişilik bir yalnızlığım oluyor sonra, duvarlarım üstüme gelmeyi bırakıyor. Ben sevmeye başlıyorum seninle yalnızlaşmayı. Duvarlarımın en savunmasız yerlerini gösterme arzusu ile doluyorum.
Biliyorum. En büyük günahlarımı fısıldadığım anda gideceğini biliyor ve bir kere daha hücuma geçiyorum. Aynalara bakmayı bıraktıran bütün mevzuları döküyorum sana. Sen yine de bana bakıyorsun. Günahlarım affediliyor gibi arınmış hissediyorum. Daha çok şaşırıyorum. Ne zaman gideceksin diye pusuda, hangi hücumumda seni tekrar duvarlarımın ardına atmayı başaracağımı düşünüyorum. Üstelik artık bilemiyorum. Şimdi bende kalmanı ister gibiyim. Aynalara bakmaya başlıyorum. Senin varlığından dahi yabancı aynadan bana gülümseyen suret. Öyle heves dolu bakıyor ki!
Bunca zaman sonra, ilk defa ufak bir tebessüm sarmış yüzünü. Korkak, yorgun bir zafer tebessümü bu, biliyorum. ilk defa, aidiyet hissetmeye uğraşmıyor. Kendi olmakta hala çok zorlanıyor ama ilk defa zorlandığını saklama ihtiyacı duymuyor işte. Olduğu gibi aynadaki, ilk kez olduğu haliyle gözlerime bakıyor. Sen, görüyor musun? Görüyorsan onu incitme olur mu, incinecek takati kalmamış. Seni de incitmesine izin verme olur mu, köşeye sıkışmaktan güvende hissetmenin ne olduğunu unutmuş o, artık tetikte olmasına gerek olmadığına alışamıyor. Görüyorsun değil mi?
Ben görüyorum.
* Stand By Me – Ben E. King Yazar: Almina Kesler
Görsel Kaynak:https://pin.it/55N72Zvnk