(Bu yazının okunma süresi yaklaşık olarak 3 dakikadır.)
‘‘Rüyalar bilinçdışına giden kral yoludur.’’
Bazı geceler evimize birilerinin girmeye çalıştığını görüyorum. Kim olduklarını bilmiyorum, belki evden bir şey çalmak isteyen hırsızlar, belki de bana zarar vermek isteyen yabancılar… Eve girmemeleri için sürekli pencereleri kapatıp perdeyi çekiyorum ve kapıları kilitlemeye çalışıyorum. Fakat ne kadar önlem alsam da hep ya bir cam açık kalıyor ya çektiğim perde içeriyi gösteriyor ya da kapı tam olarak kilitlenmemiş oluyor. İşte yine geldiler, uyumamı bekliyorlar. Önce evde yokmuş gibi saklanıyorum. Sonra açık kalmış bir kapıyı hatırlıyorum, girebilecekleri o açıklığı kapatmaya doğru hızla koşuyorum. Eve girmelerinden çok korkuyorum, evde olduğumu fark etmelerinden de… Kapıya yaklaşıyorlar, bazen de balkona tırmandıkları oluyor, sonra kapıları zorlamaya başlıyorlar. Kapının arkasına geçip içeri girmelerine engel olmaya çalışıyorum. Neden geldiler, ne istiyorlar? Anlamıyorum. Hem evde çalınmaya değer bir şey de yok ki. Hatta son derece sıradan ve sıkıcı buluyorum, eve de bu sebeple kimseyi pek davet etmiyorum.
Bazen de, başka gecelerde, kendimi onun evinde görüyorum, evinin içi nasıl hep merak ediyorum. Bazen onun bize geldiğini görüyorum. Nasıl ve neden gelmiş, bilmiyorum. Ama onu evimizde gördüğüm için çok mutlu oluyorum. İçeriye girmiş olması beni tedirgin ediyor olsa da hâlâ terk etmemiş olmasından huzur buluyorum. Sanki biraz daha bana yakınlaşmış hissediyorum. Öyle olunca hiç uyanmak istemiyorum.
Dışarıdan görünenin içeriye girildiğinde bozulacak olmasından hep endişe ediyorum. Öyle ki içeri girenle olası bir yakınlaşma ihtimalini içerde yalnız kalmaya ve yalnızca penceremden izlemeye tercih ediyorum.
Tüm bunların birbiriyle olan alakası üzerine evde düşünüyorum. Evin içi dağınık, eşyalar eski, içerde biraz rutubet kokusu hakim bir de yılların yorgunluğunu taşımaktan sökülmüş duvar boyası. Değişen hiçbir şey yok. Ama farkına varıyorum, ev bana ait. Burası benim evim. Beni büyüten ve beni ben yapan koşullar bunlar. Şimdi kibarca çalınan bir kapı sesi işitiyorum yeniden. Kapıyı açıyorum, karşımda onu görüyorum. Kalbim hızla çarpıyor, onu içeri davet etmek istiyorum. Çünkü artık bir şeyden eminim: Almaya çalıştığım önlemlerle aslında karşı koyduğum ve beni aciz, utandırılmış, küçük düşmüş hissettiren tüm o duygulara kapıyı açarsam hiçbir kitapta yazmayan bir hikâyeyi kendi yaşamımda okuma fırsatı bulacağım.
*Müzik Önerisi: No Clear Mind, Nuclear Mind
Yazar: Aziz Akar
Kapak Görseli: Pinterest