Hey Masum Sen!

Bir trajedinin kayıp çocuğu. O sen misin hâlâ? Kumdan kalelerin mi korumuş seni? Yoksa ruhuna taktığın prangalar mı? Her şey yolunda mı şimdi? Bu kadar sorulacak soru varken, bulabildin mi kendini?

(Bu yazının okunması yaklaşık 2 dakika sürmektedir.)

Hey sen, korkunca yorganı yüzüne çeken o masum çocuk. Korkma diyemem ki sana. O canavarlar bir gün bulacak seni. Ve sen yine korkacaksın, hatta bu sefer yüzüne çekecek yorganın olmayacak. Seninle yaşamaya başlayacak o canavar. Ve sen yaşatmaya başlayacaksın onu. 

Binlerce yıllık geleneklerin son demleri mi kaldı bize? Meğer, son akşamlarını mı görmüşüz o sakin gecede? Her şeyin bu kadar kolay yıkılması bir trajedi değil mi ? Üstelik yerine koyduklarımız ukalaca dalga geçiyor bizimle.

Bir trajedinin kayıp çocuğu musun o hâlde? Nasıl kayboldun bir ânda? Nasıl da dolanıp durdun aynı yerde, bir odanın içine hapsolmuş gibi. Niye bir ümit vermedi kimse sana? Peki ya neden bir zihnin içine ördüğün duvarlarla kapattın kendini? Hâlâ gözümün önünde bize yol gösterecek denilen kültürün nasırlı elleri. Hâlâ kulaklarımda o çocuğun çatallı, masum sesi:

“Hey sen! Bir ışık ver bana. Bir yol. Bir harita. Ve bana git de. Gidebildiğin kadar git. Bana asla dur deme sakın. Durursam düşerim. Durursam fark ederim ne çok ince ipler üstünde cambazlık yaptığımı. Ve dengemi kaybedersem bir daha bulutların ahengini yakalayamam. En başından, bir inancın gölgesinde büyüt beni. Bir dalın üstüne oturt zamanla, kök salsın bana. Beni bana hatırlatsın her yanımla. Gölgeme sığınsınlar bir yandan. Güneş vursun yaprakların arasından. Ve bir yolcu selam versin uzaklardan. Gülümsesin sadece. Nereye gittiğini sordurmadan, zamanla kaybolsun ufukta. Ve sen; güneşli bir pazar sabahı, kahvaltı hazırla bana. Rüzgar değsin saçlarına ve unuttur her şeyi.”

Bir trajedinin kayıp çocuğu. O sen misin hâlâ? Kumdan kalelerin mi korumuş seni? Yoksa ruhuna taktığın prangalar mı? Her şey yolunda mı şimdi? Bu kadar sorulacak soru varken, bulabildin mi kendini? Oysa yastığın kuru tarafını çevirmen gerekmişti gözyaşlarından. Ve hâlâ kabukların görünüyor uzaktan. Ne çok sığınmışsın onlara. Ne çok canavar üstümüze uçuştu o rüzgarda. Ve ben yorganımı istiyorum hâlâ. Hey sen, masum çocuk. Korkma diyemem ki ben sana.

Yazar: Burak Bayık

Görsel Kaynak: https://pin.it/6qDeeOm

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.