Bir Küçük Salıncak Meselesi

Bedenim tıpkı bir korkuluk kadar hareketsiz olmasına rağmen ruhum zamanlarca yol alıyor, her yaşımdan unutulmuş bir hatırayı ellerinden tutup getiriyordu.

(Bu yazının okunması yaklaşık olarak 3 dakika sürmektedir.) 

Okuduğum bir şiirin dizeleri hatırımda yerini tazelerken kulaklarıma en sevdiğim şarkının melodisi çalındı usulca. Yüzümde oluşan tebessüm yavaş yavaş sönmeye başladığında kendimi yeniden içinde bulunduğum âna adamıştım. Gözlerimin önünde aynı yerden defalarca izlediğim gecenin son demleri yaşanıyordu. Bedenim tıpkı bir korkuluk kadar hareketsiz olmasına rağmen ruhum zamanlarca yol alıyor, her yaşımdan unutulmuş bir hatırayı ellerinden tutup getiriyordu. Bu davetkâr ve sevecen tavrın sebebi ânın vaadettiği derin duygulardı. Yüklerini geceye teslim etmiş omuzlarıma bir şal örtündüğünde, dudaklarımda bir tebessüm can buldu yeniden. Üşümüş bedenim şalın verdiği sıcaklıkla gevşemeye başladığında, çalan şarkı artık bitmek üzereydi. Etrafı saran sessizlik bir soruyla bozulduğunda şefkat bütün soyutluğunu kaybetmiş, istesem ellerimle uzanabileceğim kadar yakınlarıma sokulmuştu.

–  Her şey yolunda mı?

Bedenimi saran narin kollara tutunduğumda hissettiğim şefkat ruhumu kırk yerinden sarıp sarmalamıştı. Titreyen sesimle her şeyin yolunda gittiğini söylerken gözlerim biraz ötedeki yaşlı ağaca takılmıştı. Eliyle ağacı işaret edip konuşmaya başladığında onu dinliyordum.

– Küçükken şu salıncağa binmek için ne çok kavga ederdik hatırlıyor musun? 

Gözlerim eskimiş salıncağa kaydığında, hatıralardan bir film zihnimin en nadide köşesinde gösterime girmişti. İçine çekildiğimiz geçmiş anılar saatini sonsuzluğa ayarlamış ve çıkıp gitmişti. 

– Hatta bir keresinde birbirimizle baş edemeyince beraber binmeye çalışmıştık da salıncaktan düşmüştük. 

Karşılıklı cümlelerimiz yerini kahkahalara bıraktığında zaman duracaksa eğer şimdi tam sırası olurdu diye düşünüyordum. Mutlu sonsuz dedikleri böyle bir şey olurdu sanırım. 

– Saklamak zorunda değilsin, gitmemi istemediğini biliyorum. 

Duyduğum cümle düşüncelerimin ipini birer birer keserken ne söyleyeceğimi bilemez olmuştum. Suskunluğuma son verip konuşmaya başladığımda sabırla beni bekliyordu. 

– Gitmeni istemediğimden değil. Sadece sana veda etmek sandığımdan daha zormuş. 

Yeniden ona döndüğümde anlayışlı gözlerle beni izliyordu. Kollarımın arasına girip bana sarıldığında ikimiz de sessizliğin bağrında soluklandık bir süre. 

– Nereye gidersem gideyim döneceğim tek yer senin yanın olacak. Benim evim buraya, senin kollarının arasına kurulmuş ve ben çok yakında evime geri döneceğim. Sana söz veriyorum. 

Kız kardeşler verdikleri sözleri tutarlardı, biliyordum. Gönlümdeki düğüm gevşemeye başlamış, içimdeki boşluk verilmiş sözlerin ümidiyle dolup taşmıştı. Kafasını kaldırıp gözlerime baktığında benden bir cevap bekliyor gibiydi. 

– Salıncakta sallanmak ister misin? 

Kocaman gülümsediğinde cevabını çoktan vermişti. Üstüne bir şeyler almak için içeriye girdiğinde yeniden geceyle başbaşaydım. Plakta bir şarkı yeniden çalmaya başladığında, bizim küçük dünyamız da tıpkı bir plak gibi usulca dönmeye devam ediyordu. Heyecanlı sesiyle içerden bana seslendiğinde tepemde duran yıldızların şahitliğinde mucizelerin varlığına bir kez daha inanmış, evimin yanına doğru yol almaya başlamıştım.

Yazar: Seher Avcı

Görsel Kaynak: https://pin.it/5qou8Mw

   

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.