(Bu yazının ortalama okunma süresi yaklaşık olarak 4 dakika sürmektedir.)
Sevgili küçük ben,
Zamanın nasıl aktığını sen büyük ihtimal düşünmüyorsun bile ama ben birkaç gün sonra 20 olacağım o yüzden hayli hissediyorum. O dışarıda gördüğün ablalar gibi olmadım, pek hayatı çözmüş bir havam yok ama gayet iyi gidiyoruz diyebilirim. Şimdiki halimi tanısan çok seveceğine eminim. 20’lerime girmeden önce sana küçük bir not bırakmak istedim.
Biliyorum; kendini bazen yalnız, bazen eksik, bazen de görünmez hissediyorsun. Seni oyunlarına almadıkları için, beden eğitiminde en son seçildiğin için, kuaför saçını fazla kestiği ve bu yüzden kendini çirkin hissettiğin için üzgünüm. Kendini tatlı veya güzel bulmadığın için de üzgünüm ama bence çok tatlısın ve ben şu an senin gibi bir çocuk tanısam inan bana çok severdim… Şımarık bir çocuk olma hakkın pek yoktu biliyorum. Ama merak etme büyüdüğünde ben seni tahmin edemeyeceğin kadar güzel şımartacağım, sana çok iyi bakacağım ve değer verdiğimi her an hissettireceğim. Tatilde yurt dışına, hep gitmek istediğin yerlere giden arkadaşların var. Sen de içten içe gitmek istiyorsun ama belli etmiyorsun, masraf ettirmek de istemiyorsun ailene biliyorum düşünceli bir çocuk olduğunu. Merak etme büyüyünce hep gitmek istediğin ülkelerden birinde yaşayacaksın, günübirlik İsviçre’ye bile gidip geleceksin. Doğum gününü Paris’te kutlayacaksın, o gidip görmek istediğin yerlerde yaşayan arkadaşların olacak, bir gün onları ziyarete gideceksin belki de o ülkelere… Her şey hayallerinin bile ötesinde güzel olacak ve sen her anına şükredeceksin; bana güven, bize güven, kendine güven… Bu anların hiçbirinde hulahop çevirememeni, çıkan süt dişlerinin acısını ve o boşluktaki tuhaf hissi, diğerlerinden kilolu veya çirkin olduğunu düşünmeyeceksin. İçinde pazar gecesi kar tatili haberi beklerkenki heyecanına benzer bir şey olacak; hava baloncuğu patlatırken, pamuk şeker alırken, çubuk krakerin ucuna bisküvi takarak yerkenki hisleri farklı formlarda deneyimleyeceksin diyebilirim.
Kimi zaman bir elma şekeri beğeneceksin, dışarıdan çok güzel görünecek, insanlar sana aslında göründüğü kadar güzel olmadığını anlatmaya çalışsa da ısrarla almak için her şeyi yapacaksın ve yemeye başladıktan bir süre sonra hem yemesinin zor olduğunu hem de içindeki elmanın kötü olduğunu fark edeceksin; devam edemeyip atacaksın o elma şekerini çöpe. Görünüşünün aksine aslında pek de güzel olmayan elma şekerinden bir süre hiç almak istemeyeceksin belki de. Böyle hayal kırıklıkları da yaşayacaksın elbet, hepsi gayet normal. Sana bu konudaki tek tavsiyem, çöpe attığın için üzülme o elma şekerini, zaten daha sonra başka şeyler görüp onları isteyeceksin ikimiz de çok iyi biliyoruz. Sadece bir dahakine tüm seçenekleri gör ve tek bir şeyde tutturma çünkü daha güzel seçenekler de var önünde (Horoz şekerlerden deneyebilirsin mesela).
Etrafında görüp özendiğin şeylere yönelmene de gerek yok veya özendiğin kişiler gibi olmana. Senin için en iyi olan sensin, inan bana. Önünde kendini tanımak için uzun bir yol var. Sevdiğin ve sevmediğin şeyleri öğreneceksin, bazı şeyler zamanla değişecek, bazılarıysa aynı kalacak. Saçını hala annene ördüreceksin (Kardeşin de iyi örmeyi öğrendiği için bazen ona ısrar edeceksin, iyi saç örebilen bir arkadaş edindiğin için mümkün olduğunca bu fırsattan da istifade edeceksin), saçın fazla sert sıkılınca yine kızacaksın, sebze yemeyi seveceksin, tek başına yaşamayı ve kendi saçını -basitçe de olsa- örebilmeyi öğreneceksin, o sıkıcı yetişkin filmleri güzel gelmeye başlayacak, kanalı değiştirtmek istemeyeceksin, o öğlen uyku vakti var ya… İşte onu çok özleyeceksin o yüzden tadını çıkarmanı öneririm. Duygularını ifade etmeyi öğrenecek ve bundan çekinmeyeceksin, güzel şeylerin söylenmeye değer olduğunu anlayıp uygulamaya koyacaksın sıkça (Bu sana birçok şey kazandıracak). Herkes senin gibi olmayacak ama sen, sen olmaya devam edeceksin ve bununla gurur duyacaksın. Senin gibi olmayanlar da kendileri oldukları gibi olacaklar ve bunun ne kadar güzel olduğunu fark ederek seveceksin onları. Müthiş güzel arkadaşların olacak (Hepsi çok havalı insanlar, tanısan çok seversin). Kardeşin her geçen gün daha komik, daha da harika biri oluyor; ileride baya eğleneceksiniz ve -benim de hala nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde- büyüdüğünde bile dünyanın en tatlı insanı olmaya devam edecek. Anne babanın yaşlandığını fark edeceksin eski fotoğraflara bakınca, tabii kendinin de…
Farklı kültür ve yaşantılardan birçok insan tanıyacaksın, farklı ortamlarda bulunacaksın ve hepsi sana bir şeyler katacak; sen de onlara… Önünde şahane bir hayat yolu var, hedeflerin için çabalarken bu yoldan da keyif al mutlaka. Zamana, hayatın akışına, senin için çizilmiş plana güven ve mucizelere her zaman inan. Seni çok seviyorum ve sana şu şarkıyı armağan ediyorum: Nil Karaibrahimgil – Benden Sana, iyi dinlemeler…
Her gün senin daha da seveceğin ve hayranlık duyacağın biri olmak için çalışan ben’den sana en içten sevgilerimle…
İrem Şentürk
https://pin.it/1uGOz2jI5