Blog

Bir Garip İnsanlık

Güzelsin, farklısın, tatlısın, korkulansın; gidilememiş, görülememiş uzak diyarlardansın. Türlü türlü insanmışsın diye alıp bir fanusa kapatmışlar seni. Almışlar kafese koymuşlar ve ayaklarını yakan kumlar, yaralar bırakan taşlar sermişler altına. Seni sen yapan özelliğini ilaçlarla uyuşturmuşlar, kilometrelerce koşan sen birkaç adım zor atacak hale gelmişsin.

Aynılaşmak

Güneşin batışını paylaşan bile güneşin batışından aldığı haz için paylaşmıyor. Güzel görünüyor bunu da paylaşayım düşüncesiyle paylaşım yapıyor. Nesneleşmeye başlıyor insan istekleri, hayalleri, sevgisi ve yaşayışı özgünlüğünü kaybediyor. Zihni bir düzen inşa etmek yerine başkaları tarafından inşa edilmiş bir düzene sıkıştırılıyor, yozlaştırılıyor.

Alice’in Ardından

Alice’in gereğinden fazla büyüyüp küçülmesi, zaman ve mekan algısının çarpıklaşması yaşanılan makropsi (cisimleri olduğundan daha büyük görme), mikropsi (cisimleri olduğundan daha küçük görme), telopsi (cisimler olduğundan daha uzak görme) ve pelopsi (cisimleri olduğundan daha yakın görme) sendromlarına benzerliği ile alice harikalar diyarında sendromu (Alice In Wonderland Syndrome/AIWS) olarak literatürde yerini bulur.

Birde Bin Bir

İnsanlar büyütüyorum içimde tıpkı her gün bahçesindeki çiçekleri özenle büyüten bahçıvan gibi. Kendimden veriyorum onlara, parça parça alıyorlar hislerimden, düşüncelerimden ve kendilerinden bir şeyler eklemeyi de unutmuyorlar. Birbirimize ekledikçe bütün hale gelmeye yakınlaşıyoruz ama asla bütün olamıyoruz. Bırakamıyorum tekliğimi onlar da bırakamıyorlar.

SEN KABULÜ

Senin güneşin ısıtmaz beni, bırak kendi güneşimde ısınayım. Ya kavrulurum senin güneşinde ya da buz olurum. Senin güneşin […]