“Yarayla alay eder yaralanmamış olan.”
Ne kadar yara alıyoruz büyüme yolunda? Bu yaraların hangileri bizi biz yapıyor? Hangileri tekrar tekrar kanıyor? En önemlisi de bu yaraları kimler açıyor ya da açanlar mı kapatıyor? Düşe kalka büyüyoruz. Düşerken yaralar alıyoruz, belki bazen kör olan gözlerimizle birilerini yaralıyoruz. Bazen birilerinin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Kaçında başarılı oluyoruz, bilinmez. Ama hangi yaranın ne öğrettiği çok iyi bilinir. Her yaranın bir imzası olur. Bu imzalar kalır kalpte. Bir sonraki adımınız, yeni sizi bu imzalar inşa eder. O yüzden kimde nasıl bir iz bıraktığınız önemlidir.
Yara ala ala, sendeleye sendeleye yürür insan. Nasıl dizleri kanamadan büyüyemezse bir çocuk, düşmeden kalkmayı da öğrenemez bir kalp. Hayat defterine gülerek yazılmalı yaralar bazen. İzi kalan yaraların ne öğrettiğine bakılmalı. Her bir acının, her bir gülüşün ne kadar değerli olduğu bilinmeli. Acıyı tatmayanın mutluluğunun değeri ne olur? Hiç ağlamayanın gülüşü ne kadar kalıcı olur? Bakın gülüşlerinize. O gülüşte kimin imzasının olduğuna… Yaralarımızda birilerinin izleri olduğu gibi gülüşlerimizde de birilerinin izleri vardır. Belki bir duygunun izini taşırız kalbimizde. Sevginin, öfkenin, hüznün izi kalır gözlerde. Gözler kalbin aynası ise kalp de izlerin aynasıdır. Bu izleri almak kaçınılmazdır belki ama izlerinizde kimin imzasının olacağını seçebilirsiniz.
Sanılanın aksine, hatalarımızı biz seçeriz. Bazen o yaranın açılacağını bile bile o kişiye güleriz. O yaranın kanayacağını bile bile birini severiz. Sevdikçe kapanır sandığımız yaralar daha çok kanar bazen. Peki, neden seçtiğimiz hatalara bu kadar kızarız? Seçtiğimiz yaralara neden bu kadar yabancı kalırız? Sevgimize mi yeniliyoruz, sevdiklerimize mi? Yaralarımıza sahip değiliz, büsbütün yaralarımızdan ibaretiz. Bizi biz yapan bu yaralara, gözyaşlarına uzak bir pencereden bakamayız. Bu yaralardan uzaklaşmak kendimizden uzaklaşmaktır. Onun yerine yaralara teşekkür etmelidir insan. Birilerini kaybederken kendimizi kazanabiliriz. Yaralar, kayıplar yaş olup süzülse de gözlerimizden, ucunda gülüşlerin olduğu yeni kapılar açabilir kalplerimizde. İşte bu yüzden beni büyüten her izime, her acıma, her hatama teşekkür ederim.
Yazar: Eda Nur Ekmekcioğlu