Kuyudan Çıkan Su Misali

Dakikalar saniyelere, saniyeler saliselere bölünmeye başladı. Ne zaman son bulacaktı bu acı?

(Bu yazının okunması yaklaşık olarak 3 dk sürmektedir.)

Kâğıda baktı:

‘’Sürekli talihsizliğinden yakınıyorsun. Diğerleri kadar şanslı olmadığından, onlardaki şans kendinde olsaydı çok daha mutlu olacağından söz ediyorsun. ‘Az’ ile yetinmek durumunda kaldığını hiçbir zaman kabullenemediğin için hep daha çok çalışmanın yorgunluğunu yaşıyorsun. Diğerlerinin sen telaşla koşarkenki rahatlıklarına öfkeleniyorsun. Tabii bu öfkeni kendine itiraf etmiyorsun. Bunun yerine onlarla gizli bir rekabete giriyorsun. Kendini onlara kanıtlamaya çalışıyorsun. Geride kaldığın her yarıştaysa kendini yargılıyorsun. Kendine kızıyorsun. Kendinden utanıyorsun. Ötekiler gözünde öyle büyüyor ki onlarla sahici bir yakınlık kuramıyorsun. Öyle ki; ilgini çeken, tanımaya heyecan duyduğun özel birisinden bahsediyorsun. Ama öylece duruyorsun. Hata yapmaktan korkuyorsun da riske atılmayan adımlar bir ömre değer katar mı? Bilmiyorsun.

Biliyor musun? İnsan duygularını yaşayamadığı zaman, duygular kendi içine akarmış. Öyle ki o duygular zamanla dev dalgalara dönüşüp insanın kendisini yutarmış. Öyle bir boğulmuşluk hâli seninki de. Eksikliklerinden utanırsan ve utancını gizlemeye yönelik bir takım davranışlarda bulunursan kendini nasıl geliştirir ve dönüştürebilirsin? Nasıl kendin olabilirsin? Kendin olamadan nasıl diğerleri ile sağlıklı ilişkiler kurabilirsin?’’

Bir onayın ifadesi olarak başını hafifçe salladı. Holde paltosunu askıya astı, ağır adımlarla ilerleyerek arka bahçesinin kapısını uzun zaman sonra yeniden açtı. Az evvel son kez okuduğu kağıdı elinde buruşturdu. Kurumuş otlara, sararmış yapraklara baktı. Bakımsız bahçenin orta yerinde bulunan köhne su kuyusuna yaklaştı. Kuyunun karanlık dibine baktı. İçi ürperdi. Ama çaresiz kalan bir insan gibi artık daha fazla kaçamayacağını anlamıştı. Halatı elleriyle kavrayıp dipteki suyu çekmeye koyuldu. Yavaş… Ve daha yavaş… Suyu çekerken artık gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Bir yandan halat ellerini kesmeye başlamıştı. Dakikalar saniyelere, saniyeler saliselere bölünmeye başladı. Ne zaman son bulacaktı bu acı? Derken su yukarı çıktı. Halatı tahtaya düğümleyip alnındaki teri sildi. Su dolu kovayı kucakladı. Başını eğip kovadan biraz su içti, sonra kalan suyu bahçeye boşalttı. Kendisi de toprağa uzandı.

*Müzik Önerisi: Adagio in G Minör (arr. for cello ensemble)

 

Yazar: Aziz Akar

Görsel Kaynak: Microsoft Bing Al

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.