Sevgili Küsürat,
Sana böyle hitap etmemden hoşlanmadığını bildiğim için böyle başlıyorum çünkü sinirlerinle oynamadan birkaç dakika bile geçiremem, biliyorsun. Kendime zamanın geçtiğini her şeyin, herkesin büyüyüp geliştiğini; değiştiğini anlatmakta zorluk çekerken hala her büyüdüğümü fark ettiğimde şaşırırken birdenbire senin artık bir ergen olduğunu fark etmek beni epey yordu. “Of anne bizi bunun için mi dokuz ay beklettin?” dediğimi hatırlıyorum çünkü.
Sana söylemek istediğim çok şey var ama sen öğüt dinlemeyi sevmezsin, biliyorum. Peki neden sana öğüt vermekte bu kadar direniyoruz sen biliyor musun? Çünkü ileride Umut kim olacak sorusunun cevabını bu süreçte belirleyeceksin. Her gün yepyeni şeyler öğreniyorsun ve karakterin, vücudun, arkadaşlarının bu süreçte yaşadığı değişimler hakkında sorular sorup duruyorsun. Bana kalsa cevaplandırması en zor soru; insan kendi yolunu nasıl bulabilir? İnsan en çok bu soruyu cevaplarken yanılgıya düşüyor. Her defasında ilk dönemeçte o yoldan sapıp başkasına giriyor çünkü kendi yolunu bulma yolculuğudur yaşam. Bazen herkesin aynı yönde ilerlediğini görürsün. Kalabalık yollar hem daha doğru, daha güvenilir görünür hem de insanı çevresi tarafından kabul edilmeye götürür ama sana bir sır vereyim doğru yollar üstündeki insan sayısıyla değil yolun sonunun nereye çıktığıyla ölçülür. Ve eklemek istediğim birkaç şey daha var. İnsanlara ‘Ben farklıyım yea!’ minvalinde uzun cümleler kurmaktan kaçın. Eğer gerçekten farklıysan onlar sana bunu sık sık hatırlatırlar zaten.
Eğer çok önemsemeyip kurcalamazsan sivilceler gelip geçiyorlar, buna çok takılma.
Bu hikayenin kahramanı sensin ve çoğu şeyi kendin için yapmalısın, evet ama bu dünyadaki tek insan senmişsin gibi davranmamalısın. Diğer insanlara yardım etmekten çekinme. Gönüllü olarak bir yerlerde çalış mesela. Fayda sağla, ister en yakınlarına ister dünyanın bir ucunda yaşayan, asla irtibata geçemeyeceğin insanlara. İleride hatırlayıp kahkaha krizine gireceğin, ağlamaktan kendini alı koyamayacağın, farkında olmadan yumruklarını sıkacağın anılar biriktir ve bunları kaydet! Günlük yaz, fotoğraf çek biletlerini sakla ama bunu sosyal medyadan paylaşmak için değil hatıra kutuna eklemek için yap. Çok sonraları o kutuyu açtığında buruk bir gülümsemeyle anlatabileceğin anılar yarat gelecekteki Umut’a. Çok gezen mi yoksa çok okuyan mı bilir sorusuna “Yolculukta okuyan bilir!” cevabını vermeyi öğren mesela. Tek bir yönde ilerleyen nasıl farklı yönlere dair fikir sahibi olabilir ki? Bu yüzden çok yönlü çalışmaya açık ol. Boş kaldığın her an tak kulaklığını ve hayal kur! Müzik dinlemek hayallerini, hayal kurmak ufkunu genişletir. (Tabi bu hangi müzikleri dinlediğin ile de ilişkilidir) Hayal kur; durmadan! Yürürken, üşürken, beklerken hayal kur ama unutma tüm vaktini hayal kurmaya harcarsan onları gerçekleştirmeye vakit ayıramayabilirsin.
Gez, gör, keşfet. Sergileri, müzeleri, tiyatro sahnelerini, bir köy okulunu, dağ zirvesini, patlak bir sokak lambasının altından yıldızları,bir şehrin en ücra köşesini, bir şehrin en işlek caddesini keşfet ve öğrenebileceğin hikayeler ara.
Sporu bırakma! İddia ettiğin gibi 2 baklavan da yok kusura bakma! Aman baklavan da olmayıversin. Sporun verdiği enerji, sağlık, tatmin duygusu ve disiplin karın olsun yanına.
Oku, oku, oku! Gazete küpürü, kitap, tiyatro metni, mobilya kurma kılavuzu ne bulursan değil ama sana bir şeyler katacak, zihnini açacak ne varsa oku.
Sorumluluk almaktan kaçma. Hayatını edilgen bir özneyle yaşama. Başarılarına sarıl, başarısızlıklarına daha sıkı. Seni sen yapan şeyler doğruların kadar hatalarında. Hem hata dediğimiz şey kime göre ve neye göre hata?
Yanlış bir alışkanlık kazandığını fark ettiğinde değişmek için çabala. Bu yanlış alışkanlıkları fark ettiğinde toplumun geliştirdiği normlardan gelenlerin olduğunu da fark edeceksin. Onları sen koymadın tek başına değiştiremezsin ama farkında olanlarla birleşerek karşılarında durduğunda sarsılacaklarını göreceksin.
Çok şükür kız çocukları okula gitmez kadın dediğin çalışmaz diye büyük engeller koyan bir ailede büyümedik biz, sert kayalar konulmadı yolumuza ama ufaklı büyüklü birçok çakıl taşı da yok diyemeyeceğim. Bunu senin de görerek büyüdüğünü biliyorum. Umarım kendi hayallerine konulan engelleri ve bu engellerin insanın heveslerine nasıl ket vurduğunu görerek yanında yürüyen kadınların yollarındaki taşları önünden kaldırıp atmasına yardımcı olursun. Böylece günün birinde sert bir kaya ile çarpıştığında yanında bir itici güç daha bulabilirsin. Engel koyduğun tek yer hayallerin önüne konulan engeller olsun.
Erkek adam ağlar Umut, çünkü erkek adamlar da insandır. Böyle bir ayrım var olmuş olsaydı göz pınarları sadece kadın bedenini donatıyor olurdu. Erkek adam dans eder, eğer edemeseydi müziği duyduğunda durdurmaya çalıştığı kıpırtılar vücudunu kaplayabilir miydi? Erkek adam sakız da çiğner, kahkaha da atar, yemek de yapar ve bunları yaparken testosteron üretiminde bir azalma olmaz.
Güçlü olmak güzel şey insan ayaklarının altında o sert betonun varlığını hissetmek ister ama her an ayakta durduğunu düşünsene? Yorulur insan be! Hele ki sen!
Yorulduğun anlar da olacak elbet böyle anlarda güçsüzüm değil, yoruldum demeyi öğren. Uzat ayaklarını, sana söz yorgun olduğunda ayaklarını dizlerime uzatmana laf etmeyeceğim hatta istersen sana güzel hikayeler bile anlatabilirim.
Ayırma, kayırma, yalan söyleme, arkadan iş çevirme, enerjini boşa harcama, durma, motivasyonunu sömürenlerin yanında vaktini boşa harcama, farkında ol, bir şeyleri değiştirmek için çabala,varlığınla Umut ol çünkü unutma sen benim geleceğe dair en büyük umudumsun.
Yazan: Büşra Böyükgöz