(Bu yazının okunması yaklaşık 2 dakika sürmektedir.)
Berzâh (Arapça: برزخ): Arapça kökenli bir söz olup coğrafyada bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası, kıstak anlamına gelmektedir. İslam eskatolojisinde ise öldükten sonra ölenlerin ruhlarının gittiği ve kıyamete kadar kaldıkları düşünülen âlem veya mekândır. Kabir âlemi olarak da bilinir. Kur’an’da üç yerde geçen berzah kelimesi engel, iki şey arasındaki perde anlamlarında kullanılmıştır (Berzah, 2006).
Takvimin Ağustos’u bitirmeye yaklaştığı, güneşli havaya rağmen yağmurun kokusunu alabildiğim bir gündü. Sonbaharın gelişi her zaman böyleydi zaten; sıradan insanların hissedemeyeceği kadar parmak ucunda, benim gibilerinse ağustos ayında içini ürpertecek kadar paldır küldür. Nereye gitmek istediğimi anımsamakta zorlansam da yürümeye devam ediyordum. İnsanlarla göz göze gelmekten sakınarak, sonbaharın gelişine hüzünlenerek ve özellikle bulunduğum yeri unutmaya çalışarak… Zorlandığımı inkâr edemem zira Berzah’ta yaşamaya mahkûmsanız bulunduğunuz yeri unutmak, havada asılı kalmak isteyen bir yağmur damlasının işinden daha zor olacaktır. Ziyadesiyle ilginç bir kesişim noktasında yaşıyorum, iki farklı âlemin kesiştiği bir yerdeyim. Hangi âleme ait bu gelmekte olan sonbahar, bilemiyorum. Bildiğim tek şey nerede olursam olayım, yalnızlığımın çığlıkları ciğerime doluyor her daim.
Benim yaşadığım yer asla sessiz değil mesela, birbirlerini görüp duyamadıkları için her iki âlemdekilerin de aynı anda konuştukları oluyor. Kulaklarımı kapatsam da duymaya devam ettiğim sesler ikinci âleme ait, bu iki tarafta da “normal” görünmek için keşfettiğim hilelerden biri. Başımı öne eğerek yürümek zorundayım, karşıdan gelenin hangi âleme ait olduğunu bilmemin hiçbir imkânı yok çünkü. Eğer selam verirsem, yaşayanların âleminde olanlar selam verdiğim kişiyi göremedikleri için bana korku dolu gözlerle bakacaklar, bunu biliyorum. Alışmak zor olmadı tüm bunlara ancak alışamadığım tek şey iki âlemde de bulunan tek kişi olduğum gerçeği. Yalnızlık fikrine alışamadım bir türlü, yıllar geçse dahi ürpertiyor kalbimdeki papatyaları.
Tüm bunlar bir yana, iki âlemdekilerin de bir diğeri için “gerçek değil” yargıları gülümsetir beni her zaman. Herkes kendinden çok emin, herkes sırf göremiyor veya duyamıyor diye diğerlerinin varlığını inkâr etmeye yeminli gibi. İşin eğlenceli kısmı ise iki âlemdekilerin de Tanrı inancının olması.
Güneşin vedasıyla, aslında gidecek bir yerimin olmadığını anladım. Hava soğuyor, sonbahar göz kırpıyordu. Aniden durup yürüdüğüm istikametin tam tersine doğru yoluma devam etme kararı aldım, dediğim gibi güneş batıyordu ve ben karanlıktan nefret ederdim.
Öyle derin derin karanlıktan ne kadar nefret ettiğimi düşünürken tuhaf bir dürtü ile başımı kaldırıp önüme bakma ihtiyacı hissettim. Kaldırımlara eşlik eden yol kenarındaki ağaçlardan biri dikkatimi çekti, sanki bu yolu yüzlerce kez yürümüşüm ve yüzünde de o ağaç oradaymış gibi tanıdık geliyordu. Sokak lambalarının yorgun argın aydınlattığı o yolda göz göze geldiğim ağaç “Kaç!” der gibi bakıyordu bana. Tam o anda insan figüründe bir karartı ağacın yanından geçip gitti. Tüm bunlar zamanın salise denilen parçasında gerçekleşmişti o yüzden başımı kaldırmam ile dizlerimin üstüne çökmem bir oldu. Aslında “gerçek” olmayan bu zaman kavramının hata verdiği ana denk gelmek bana yüzyıllık bir yorgunluk vermişti. Bedenimin nefes almaya mecali yoktu sanki. Kısa bir süre sonra boğulmanın eşiğinden dönmüş biri gibi soluklanırken buldum kendimi. Her şey o kadar ani gelişiyordu ki olanları anlamlandırmak için vakit bulamıyordum. Bedenim bu davetsiz zaman yolculuğu yüzünden geçirdiği şoku atlatana dek olduğum yerde kalmalıyım, diye düşündüm ben de.
Toparlanmam tahmin ettiğimden kısa sürdü, güneşin doğuşuyla sakince kalktım sessiz kaldırım taşlarından. Sıradan bir gün daha bitmişti, sabahın soğuk esintisinin yüzüme vurmasıyla gideceğim yeri anımsayıp yürümeye başladım.
Kaynakça
Berzah. (2006, 11 Ağustos). InWikipedia, Özgür Ansiklopedi. https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Berzah_(İslam) adresinden Mart 11, 2021’de erişildi.
Yazar: Özgür Özben