Son Kez

Ama iyi kararlar böyledir hep. Bir acı hissiyatıyla gelir ve yavaş yavaş yerini güzelliğe bırakır.

(Bu yazının okunma süresi yaklaşık olarak 4 dakika sürmektedir.)

Dışarısı zifiri karanlık. Uçağın içerisi soğuk ve ufak bir titreme geliyor vücuduma. Kalkalı çok olmadı ama yalnızlık çoktan karnımda ağrı oluşturmaya başladı. Galiba bu iyi ağrılardan. Kendini gerçekleştirebilmenin verdiği her şeyi yapabilirim hissiyatı ama bir yandan da eski senin korkularınla beraber tekrardan korunaklı yerlere çekmeye çalışması. Galiba şu an karnımdaki ağrıyı en iyi böyle tanımlayabilirim. 1 senede ne kadar çok şey değişti öyle. Hayatım, arkadaşlarım, kendim. Bana ait her bir parça şu an dönüşüm geçirmiş durumda. Kendime yabancılaşmadım ama korkmuyor değilim. Ne kadar yeniliklere açık bir insan olsanız bile sizi korkutmanın bir yolunu bulabiliyor. 

Hayatımız diziler gibi sezon şeklinde ilerliyor. İnsanlar geçip gidiyor; farklı farklı senaryolar, olaylar. Kalıcı olan ne peki? Her şey bu şekilde gidecek mi? Nereye kadar gidecek? Bunun sonu ne? Ölüm mü? Ölüm çok hüzünlü bir son değil mi? Hiçbir zaman kitaplarımızın mutlu sonla bitmeyecek olması ne acı. Düşüncelerim sayaç gibi kafamın içinde çok hızlı değişiyor. Daha bir cümlemi sonlandırmadan diğerine geçiyorum. En başta ne düşündüğümü hatırlamakta zorlanıyorum. Gerildiğimde hep böyle olur. Koltuğumda rahatsız bir şekilde en iyi oturma şeklini bulmaya çalışıyorum. Sürekli yerimde kıpırdanıyorum. Bir türlü yerleşemedikçe daha da çok geriliyorum. Elimin baş parmağının kenarını soymaktan kanatacak hale getirdim. Orta koltukta oturmak çok rahatsız. Ayağa kalmak istiyorum. Ama kalkamam hala uyarı ışıkları sönmedi. Göğsümün ortası yavaş yavaş daralmaya başladı. Tavana bakıp derin derin nefes alıp veriyorum ama sanki her şey daha da zorlaşıyor. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalışıyorum. Uçağın sallanmaya başladığını hissediyorum. Koltuk kenarlarına daha sıkı tutunuyorum. Gözlerimi sıkmaktan başıma daha derin bir ağrı saplanıyor. Uçağın gittikçe daha çok sallandığını hissediyorum. Ayağa kalk diyorum kendime. Beynim ile vücudum iletişimi koparmış sanki. Beni dinlemiyor. Parmaklarımın morarmaya başladığını hissediyorum. Tekrarlıyorum içimden. ‘Sakin ol, sakin ol, sakin ol, geçecek, sakin ol, sakin ol…’ 

Gözümü daldığı yerden çekip alırken elimde kredi kartı, karşımda bilgisayar uçak bileti sekmesinde takılı kaldığımı fark ettim. Kredi kartını masanın üstüne fırlatarak geriye doğru yaslandım. Kimse kolay olacağını söylememişti ama bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Hayatının kontrolünü eline almak ve kendin için bir şeyler yapmanın romantize edilmesi ama zor olan kısımda hiç bahsedilmemesi… Yalnızlıkla başa çıkmak, kararlarının doğru olduğunu sürekli sorgulamak, çok çalışmak, hep çalışmak ve karnının içinde seni dürterek huzursuz eden bir stres duygusuyla yaşamak. Akıl işi değil! Ama iyi kararlar böyledir hep. Bir acı hissiyatıyla gelir ve yavaş yavaş yerini güzelliğe bırakır. Kafamı bilgisayarın ekranına çevirdim. Kendimden güç almaya çalıştım. Buraya kadar gelmişken buradan dönmenin mantığı yoktu. Çoktan bütün gemileri yakmıştım. Son kez derin bir nefes aldım, karta doğru uzandım ve numaraları tuşlamaya başladım. Geçitten geçiyordum artık. Bilinmezliğe doğru ilerlerken beni bekleyen iyi kötü her şeyi kucakladım ve yürümeye devam ettim.

Yazar: Aysima Nesrin Şahin

Görsel Kaynak: Görsel bana aittir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.