Sevda Çiçekleri

Ölmeden sevebildiğim kadar sevmeye karar verdim çünkü ne zaman geleceği, sevdiğimizin ne zaman gideceği belli değil daha iyi öğrendim.

“Bu yazının okunması 3 dakika sürmektedir.”

       Ziyaret ettim bir gün o sevda çiçeklerini, güneş göğün en üstünde diye lâyık görülmeyen, âşkıyla alay edilen o ayçiçeklerini… Vakur başını çevirmişti ona doğmayan, onun farkında olmayan anlayınca da günden güne yakan güneşine.

     “Dengin mi o senin? O gökyüzünde sen yerin dibinde aranızda koca dünya var” denildiğinde daha da kamçılanmış sevdasıyla dikleşen dalını sevdim. Kavrulurken tüten feryadını dinledim. Tenha tarlada rüzgârın ona davetini, vefakâr bulutların sevgisini hiç görmeyip güneşin hayâliyle gülüşlerini saçan, arı ve duru rengine eğildim. Ben de kendi derdimi dedim. “Bak sen sevginin yüceliğinde aç kalmışsın, açıkta kalmışsın. Koca ovanın havuzunda yalnız bırakılmışsın kırık dökük, susuz hep yanmışsın da ses etmemişsin. Benim derin derdim de aynı, ben de sevip sevilmedim. Hatta sevmediği gibi dile düşürdü.” Başı mahzunca düştü, göğe bakınca anladım ki kalbindeki sevginin baş rolü gitmişti.

      “Bana kimileri ‘günebakan’ diyor. Hâlbuki n’eyleyim gün(eş)im olmayan günü. Onun haberi bile yok her derdi servetim bilip kendim çekiyorum. Bugün de terk etti hep ertesi gün yine geleceğine inanıyorum. O gelene değin yüzüm toprağa dönük çünkü onsuzluk ölüm gibi geliyor. Bu aşk bana hakikati hatırlatıyor. Sabaha kadar arş-ı âlâya yönelip duâ ediyorum. Sevgime sabahın ilk aydınlanmasıyla kavuşuyorum içtenlikle şükrediyorum. Sevgili bütün bunlar olurken hiçbir şey yapıyor mu?” diye sordu. Ne diyeceğimi bilemedim “yapmıyor, bu sevgi benim içimde o yüzden de yapmadığı şeylerle azalmıyor. Bilse ne olur, bilmese ne olur? Verdiğim değer benim sabrımla ayaklar altında kalmıyor. Onca insan beni görmeye geliyor aşkına sahip çık o seni sen yapacak duygu” dedi. Nutkum tutulmuştu “teşekkür ederim dost” diyebildim sadece. “Benim şimdi gitmem lazım ama yine geleceğim, görüşürüz” dedikten sonra gidiyordum ki arkamdan seslendi, “görüşemeyiz Şaire” dedi. Şaşırdım “aşkından vazgeçiyorsun yani” dedim. “ölüme elden bir şey gelmez sevdayı masallardaki gibi de sanma, hepsi mutlu bitmez. Bu vazgeçmek değil iki cihanda da sevmek” dedi.

       Hiçbir şey diyemedim, ölmeden sevebildiğim kadar sevmeye karar verdim çünkü ne zaman geleceği, sevdiğimizin ne zaman gideceği belli değil daha iyi öğrendim.

Yazar: Büşra Ateş 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.