Esir Duygularımız

Bir şeyler hissedip bunu ifade etmekten o kadar korkuyoruz ki ya hissiz bireyler hâline dönüşüyoruz ya da aşk, korku, kaygı her ne hissedersek bunu yansıtmaktan kaçıyoruz.

( Bu yazının okunma süresi ortalama 3 dakikadır. )

Esir duygular bize ne yapıyor? 

Hayatımızdaki her duruma karşılık bir şey hissediyoruz: Seviniyoruz, üzülüyoruz, seviyoruz, öfkeleniyoruz. Duygulanımlarımız bizim kaçınılmaz bir parçamız. Kimimiz az, kimimiz çok ölçüde ve değişen aralıklarla bu olguları yaşıyoruz. Fakat bir şeyler hissedip bunu ifade etmekten o kadar korkuyoruz ki ya hissiz bireyler hâline dönüşüyoruz ya da aşk, korku, kaygı her ne hissedersek bunu yansıtmaktan kaçıyoruz. Bu tutsaklık ile bir süre unuttuğumuzu, içimizde gizli kalmasını sağlamakla baş edebildiğimizi düşünüyoruz ama o duygular, en umulmadık zamanda belleğimizde parçalara ayrılıyor. Beklenmedik anda dökülüyorlar. İhtiyacımız olduğunu arka plana attığımız duygularımız ve düşüncelerimizin esasta hayatımızın baş rolüne sahip olduğu inkar edilemez çünkü aslında hep oradalar. Zihnimizin iç kısımlarında ufak bir boşluk için pusuda bekliyorlar. Bizden serbest kalmak adına alamadıkları her onay onları çıkmaya daha da kamçılıyor.

Arada küçük çaplı sızmalar oluyor, yine tam anlamıyla başaramıyorlar. Hatta  tıkılan o duygular zamanla, yalnızca kendimiz değil, diğer insanlarla iletişimimizi de yıkarak sorunlara davetiye çıkarıyorlar. Duyguları doğru ya da yanlış olarak tanımlamak başlı başına yanlışken bir de bastırmak olumsuz pek çok şeyin başlangıcı haline geliyor.

M.S. Peck’in depresyonu “sıkışmış duygular” olarak tanımlamasından da anlaşılıyor. Duyguların da vücudumuza bağlı; merkezi sinir sistemi, endokrin sistem, bağışıklık sistemi aracılığıyla kompleks sistemimizin bir bölümü olduğu yadsınamaz. Farkına varmadığımız da kafeste gittikçe biriken yük en sonunda kapıyı açıyor, tehlikeli son da biz de fiziksel rahatsızlıklar ve psikolojik sorunlara dönüşmesi oluyor. 

Bu noktalara gelmeden, içimize atarak bizi derinden etkilemesine izin vermeden varoluşumuzun özgünlüğü olarak görüp kabul etmeliyiz. İlk kendimize olmak üzere, daha da ertelemeden, doğru bir zaman diliminde bunu doğru kişiye uygun dil ve davranış biçimiyle ifade etmeliyiz. Cesur ve dürüstçe!

Şimdi yeniden soralım, gerçekte biz esir ettiğimiz duygularımıza ne yapıyormuşuz? 

Yazar: Büşra Ateş 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.