Sanat Terapisi: Ruhun Dışa Vurumu

Hayatınızda hiç kendinizi ifade edecek doğru kelimeleri bir araya getiremediğinizi, hissettiklerinizi dışa vuramadığınızı düşündüğünüz zamanlar oldu mu? Ya da canınız çok sıkkınken boyalara koştuğunuz, resim yapınca bir anlığına dünyayı unuttuğunuz, öfkenizi kilden heykeller yaparak dışa vurduğunuz zamanlar? Tam da kızgın olduğunuz anda duyduğunuz sert bir müziğin sizi ifade ettiğini hissettiniz mi?

Hepimizin hayatında mutlaka iniş çıkışlar olmuştur ve mutlaka kendimize bizi rahatlatacak, içimizdekileri boşaltma imkanı verecek yollar bulmuşuzdur. İşte kelimeleri aklımızın süzgecinden geçirmemize gerek kalmayacak, hislerimizi konuşmadan da ifade etmemizi sağlayacak yollardan biri: Sanat Terapisi.

Aslında “sanat” diyince aklımıza hemen ünlü resimler ve ressamlar, muntazam bir şekilde yapılmış heykeller veya gerçekçiliğinden dolayı hayret ettiğimiz kara kalem çalışmaları geliyor ve bunlar ilk anda gözümüzü korkutuyor olabilir. Ne var ki, sanat terapisinde “sanat” sadece duygularımızı dışa vurmak için kullandığımız bir araç. Ve sanıldığının aksine amacımız korkularımızı, üzüntülerimizi, kaygılarımızı yok etmekten ziyade onları yaratıcı ve dürüst bir şekilde ortaya çıkartmaktır (Kar & Toros, 2015). Üstelik bu terapi şekli her yaştan insana; çocuklara, ailelere, geniş kitlelere uygulanabilecek bir terapi şeklidir (Göktepe, 2015).

Peki sanatla terapide bir seans nasıl yapılır?

Seans üç aşamadan oluşur. İlk aşamada katılımcılara nefes egzersizi, meditasyon gibi içe dönüşü sağlayacak egzersizler yaptırılır. Bu aşamada katılımcıdan kendinin ve fikirlerinin farkına varması beklenir. İkinci aşamada yönergeler eşliğinde sanatsal aktivite gerçekleştirilir. Son aşamada ise ortaya çıkarılan sanat eseri, katılımcılardan çember oluşturularak sözel bir ifadeyle somutlaştırılır.Sanat terapisini sanattan ayıran fark da bu üçüncü aşamadır (Göktepe, 2015).

Resim, dans, müzik, maske yapımı, heykeller, fotoğraf ve hikaye gibi aklınıza gelebilecek birçok sanat dalı; terapide kullanılabilir. Örneğin maske yapımında katılımcılar isteklerine göre bir maske yapabilir ve bu maskeyle bir senaryo yazıp onu canlandırabilir, maskenin rolüne bürünebilir veya onu konuşturabilirler (Göktepe, 2015).

Hatta terapide sanatın tek bir dalını kullanmak yerine birkaç sanat dalı bir arada kullanılabilir. Örneğin, iç dünyasını bir heykele döken insan daha sonra bu heykelle ve müzikle bir koreografi oluşturup sanatın birkaç dalını aynı anda kullanabilir (Göktepe, 2015).

Leeder ve Wimmer’in “Gururun Sesi: Hapsedilmiş Kadınlarla Drama Terapisi”(2006) başlıklı yazısında psikodramayla terapi şekline bana göre oldukça çekici bir örnek verilmiş. Sheng-Tsung (Dominique) Chiu’nun (2010) makalesinde bahsettiği bu yazıda; California’da alkol ve uyuşturucu tedavisi gören, birçoğuna çeşitli psikolojik rahatsızlık tanısı konmuş, daha önce cinsel istismar, aile içi şiddet görmüş kadınlara uygulanan psikodramayla sanat terapisi anlatılmış. Deneyimlerini paylaşmaktan çekinen kadınların duvarları, bir çember oluşturularak “benimle adım at” gibi alıştırmalarla yıkılmaya çalışılmış. Bu alıştırmada başta çember oluşturularak kadınlara basit ifadelerle “Ortaokul mezunuysanız adım atın.” gibi yönergeler verilmiş. Daha sonra bu yönergeler gittikçe kişiselleşmiş, örneğin “Cinsel tacize uğradıysanız bir adım öne çıkın.” gibi. Böylece kadınların yalnız olmadıklarını görmek onları rahatlatmış (Chiu, 2010).

Bir başka egzersizde kadınlar “hayali bir telefon görüşmesi” gerçekleştirmişler ve daha önce söyleyemedikleri her şeyi tacizcilerine söyleme fırsatı bulmuşlar. Bu egzersizler sayesinde kadınlar, yıllar önce kaybettikleri birtakım kişisel güçleri geri kazanabilmeyi başarmışlar (Chiu,2010).

Bana kalırsa bu ve bunun gibi çoğaltılabilecek birçok örnekten de görebileceğimiz gibi, sanat terapisinin olumlu etkisini göz ardı etmek mümkün değil. En başta da bahsettiğim gibi bazen kilden ufacık bir heykel, bazen sadece bir şarkı, bazen dans ederken bedenimizin aldığı şekil bizi sözcüklerden çok daha iyi ifade edebilir.

Belki de E.G. Benite’in de söylediği gibi, “Sanat; ne bir oyun ne de bir eğlencedir, o ancak ruhun dışarıya vurarak, kendisini göstermesi ihtiyacıdır.”

YAZAR: Didem KATIRCILAR

 

KAYNAKÇA

Chiu, S. (2010). Drama and Dance Therapy for the Treatment of Psychiatric Disorders. Retrieved from: https://www.fmhs.auckland.ac.nz/assets/fmhs/sms/teaching/mbchb311a/docs/Drama-and-Dance-Therapy-In-Psychiatric-Disorders.pdf

Kar, Ö. & Toros, F. (2015). Aile İçi Şiddet ve Çocuk İstismarı Olgularında Sanat Terapisi. Retrieved from: http://doczz.biz.tr/doc/323317/ss044-ss039

Göktepe, A. (2015). Sanat Terapi. İstanbul: Nesil.

 

1 Comment

Add Yours
  1. 1
    Gamze Seçil KARAMAN

    Didem Hanım yazılarınızı büyük bir zevkle okuyor ve çok begeniyorum benim küçük bir erkek cocuğum var cocuklar üzerinede bir makale yazarsanız sevinirim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.