(Bu yazının okunması yaklaşık 3 dakika sürmektedir.)
Gün ışıldar her karanlığın ardından,
Bilirsin, her karanlık sonunda parlamaya mecbur gibi.
Zamanla tutunamaz, düşüverir yaprak yuvasından,
Bilirsin, inkar ettikçe düştüğü göğe bakmaya mecbur gibi.
Kolay değildir semaya bakakalmak.
Sanırsın tüm yollar yukardan geçmeye mecbur gibi,
Kıyas eder durursun da,
Sanırsın herkesin yolu aynı olmaya mecbur gibi.
Yukarılardan düşer, aşağılardan yükseliriz,
Bilirsin, bu kısır döngü her daim dönmeye mecbur gibi.
Arkasından el salladıklarımız, bizi yeni kapılara yöneltendir.
Bilirsin, her hoşça kalın ardında bir merhaba olmaya mecbur gibi.
Hayat da böyle değil midir zaten? Vedalarımız doğurur merhabalarımızı, bizden aldıklarının yanında bize sunduklarıyla şekillenir yolumuz. Seviniriz, üzülürüz, hoş karşılamayız, belki hayrete düşeriz; ancak yürüdüğümüz yol aynıdır. Asıl mesele, duygularımızı nasıl regüle edip yürüdüğümüzde saklıdır.
Duygularımız, bizi etkili bir şekilde yöneten mentor gibidir. Fark ettiğimizde bize burada olduğunu her zaman hatırlatan, hiçe sayıldığında ise daha fazla alevlenen… Neden bunun öneminden bahsediyorum? Çünkü gözle görünenin aksine, bazen alevlenen duygularımızla yanılıp farkında olamayarak veda ettiğimiz anlar da olur.
Hoşça kallardan bir demet yapabilseydiniz, en çok hangi çiçeğe gözünüz uzunca dalardı, hiç düşündünüz mü? Belki özellikle birine, birkaçına veya hiçbirine bakmazsınız. Bakmamanızın başlıca nedenleri, yerine gelen merhabalarımız ve yol boyunca gelişerek aldığımız dersleri cebimizde tutarak yürümemizdir. Açıkça söylemek gerekirse, iyi ki diyorum, iyi ki bu şekilde süregelen bir haritamız var. Yoksa hangimiz isterdi ki kocaman çiçek tarlalarımız olsun, uzun uzadıya bakakalım…
Eğer benden bir tavsiye almak isterseniz, merhabalarınıza sarılın. Çünkü bir gün onları da uğurlamamız gerekebilir. Hoşumuza gitmese de, hayatın en temel döngülerinden biridir bu. Kontrolün tamamen sizde olmadığı durumlarda kendinize savaş açmayın. Hoşça kallarınızdan öğrenin ve merhabalarınıza kucak açın. Hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmediğini bilerek, şu anın içinde nefes alarak devam edin.
Şu anda, bir zamanlar “merhaba” demek için can attığın kısımlar olabilir. Bazen çabuk unutuyoruz, hayatın koşuşturmasında kendimizi dahi unuttuğumuz anlar oluyor. Önemli olan fark edebilmek; kendimize daha içten, sıcak bakarak yaklaşabilmek.
Tuana Bozdemir
https://pin.it/7i5r14CTN