20

"Gölgesini hiç esirgemeyen kaygım ve çelmesini hiç esirgemeyen hayatım yirmilerde karşı karşıya. Bilirim muhakkak bir baltanın sapı olacağımdır da bu hangi balta? Nerenin baltası?"

Kervanından mıdır bu telaşım yoksa düzemediğim yolundan mı? Olduramadıklarımdan mıdır keyifsizliğim yoksa olacak gibi olup olmayanlardan mı? Kaçırdıklarım yetişemediğimden mi yoksa hiç uğramamam gerektiğinden mi? Sesimi başkaları duyuyor mu yoksa kendi başıma mıyım? Gölgesini hiç esirgemeyen kaygım ve çelmesini hiç esirgemeyen hayatım yirmilerde karşı karşıya. Bilirim muhakkak bir baltanın sapı olacağımdır da bu hangi balta? Nerenin baltası?

Yapmaktan keyif aldıklarım, hobilerim ve uğraşlarım… Bana faniliğimi unutturan, bir toz tanesi olduğumu hatırlatan canım sanat. Bana ilerde bir çatı sağlayacaklar mı? Ruhumu doyuracak ama karnım razı gelecek mi buna ya da kollarımda bir altın bilezik olamadıklarından tatmin edecekler mi beni bu ansiklopedilerin yarıştığı kulvarlarda? Günün sonunda, cevap almayı umursamadan ama nihayetinde her bir soruyu bir yük gibi sırtlayıp düzmeye çalışıyorum kervanımı.

Bana işe yarıyormuşum, bir sebebim varmış gibi hissettiren akademi… Dirsek çürüttüğüm masalar, altını çizdiğim satırlar, defalarca dinlediğim konular… Uykusuz gecelerimin sabahı istediğim güneşe çıkaracak mı beni? Hadi çıkardı diyelim, kavrulacak mıyım o güneşte yoksa güneşlenecek miyim? Emeklerimin karşılığını alacak mıyım yoksa karın tokluğuna razı mı geleceğim? Hadi geldim diyelim, ruhum razı gelecek mi buna? Altın bileziklerle dolu olan kollarım sanatı sanat için yapabilecek mi hala daha? Günün sonunda, cevap almayı umursamadan ama nihayetinde her bir soruyu bir yük gibi sırtlayıp düzmeye çalışıyorum kervanımı.

Belki de her bir soruyu bir yük gibi sırtlanmam gerekiyordur. Belki de yüklerim yalnızca ağırlık olmuyorlar, ilham da oluyorlardır. Belki de gölgesini hiç esirgemediğini düşündüğüm kaygım, beni diri tutuyordur. Her düştüğümde beni ayaklandırdığını fark ettirmiyor yalnızca telaş olarak kendini gösteriyordur. Belki de gölge sandığım kaygım, ensemde bir soluk suretiyle beliren hayallerimdir ve hiç peşimi bırakmıyordur. Belki de kendini gösteren telaş, küçüklüğümdür ve bana her seferinde pes etmemem gerektiğini fısıldıyordur. Çelmesini hiç esirgemediğini düşündüğüm hayatım… Belki de çelmeler hızlı akan kanımı yavaşlatmak, beni olası bir pıhtılaşmadan korumak içindir. Düştüğüm yerler aslında durmam gereken yerlerdir ve belki de yalnızca soluklanmam gerekiyordur. Çelmenin sebebiyet verdiği ve kaçırdığımı düşündüğüm yollara belki de hiç uğramamam gerekiyordur.

Günün sonunda bilirim ki benim de sesimi birileri duyacaktır. Bilirim ki muhakkak bir baltaya sap olacağımdır ama bilemem kim duyacak sesimi, bu balta nerenin baltası? Belki çığlık belki kahkaha atacağım. Belki meşeden bir balta bekliyordur beni, belki yanmaya yüz tutmuş bir çıra. En nihayetinde telaşım yanımda, yüklerim sırtımda, düzeceğim kervanım ise yolumda…

Eslem Uyar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.