Ve Siz Bana Çok İyi Geldiniz

(Bu yazının okunması yaklaşık 2 dakika sürmektedir.)

Ben ne zaman kalabalıklaştım bilmiyorum. Çok garip, sorguladığım gecelerin ardı arkası kesilmezdi ben kovmadıkça ve baş başa kaldığım düşüncelere ek olarak, kurgularımın birer birer gerçeğe dönüşü fazla zamanımı almadı aslında. Bazı sabahlar yeni bir el değmemiş mutluluklara açardım gözlerimi; bazıları belirsiz bir geleceğe koşardı dört nala. İnanın ne zaman kalabalıklaştım bilmiyorum, bir kuytudan çıkıp geldiniz. Yetişemedim gökyüzüne, kollarım uzansın istedim de kuraklığa hapsolmuş bedenimin gücü yetmedi yükselip umuda tutunmaya ve siz, tam o an da, güneş şahidim olsun ki siz bana çok iyi geldiniz.

Bir lisanın, bir iyi tutumun yarattığı kelebek etkisine hasret kalmış ruhum, yalnız kalmadığımı kanıtlamak istiyorum kendime. Bu koskoca evrende en azından bir sahnede rolüm olduğuna inanmayı seçiyorum; nankörlük etmek istemem ama paylaşmak, bir telefon zilinde kendimi bulmak bağışlıyor dilenmemiş özürlerimi. Bir şiirden, bir dizeden çıkan güzel hisleri kalbime sürüklüyor o akıntılar, deniz oluyor kalabalığıma dökülüyor. Sonra aniden duruluyorum, zihnime dönüp yalnızlığı keşfediyorum hiç istemeden. Beni ben yapan şeylerin aslında o kalabalıktan sıyrılıp özüme döndüğüm an’larda saklı olduğunu fark ediyorum. 

Ben ne zaman yalnız kaldım bilmiyorum. Ellerim hangi gün üşüdü, sosyal paradigmalar saat kaç sularında en azılı düşmanıma dönüştü? Bu bütünün içindeki kayıp parça sadece geceleri mi tehdit etti insan selinin uygun adım marş rutinini? 

Bugün ayı kuzey yıldızı geçiyor, saat dolunay suları ve benim gücüm sadece kelimelere etki ediyor.

Eksilip gitmeden yapacaklarım var daha, bencilliğin sırası değil. Kalabalıklarda kaybolacağım ve akıntıya kapılıp birlikteliğin dibine vuracağım anlarım var. Ona bakarsan, bazı yerlerden taşındım belki, hayatın çemberinde hız aşımından savruldum kayalıklara ama aklım başıma geldikçe anıyorum sizleri, biricikliğin hiç lüzumu yok. Var olmak için önce özneye ihtiyaç olsa da, tek başına anlam ifade etmez tümceler. Hem ne kadar çoğalırsa o kadar derinlere iner, güçlenir, kendi yolunu çizer ve özgürleşir sanki gökyüzüne uzanırcasına; yeter ki kalabalıklaşmak uğruna merkezden uzaklaşmasın. Siz çok iyi bilirsiniz ki, ben ne zaman çevreden uzaklaşsam; karanlığın içinden çekip aldınız ve ne zaman yarım kalsam, iyi ki, o sıcacık bakışlarınızda yaralarımı onardınız.

Yazar: Simay Çomak

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.