- Elimdeki işler bitmeden başlarsam tam odaklanamam.
- Zaten bu konu hakkında ne söyleyebilirim ki?
- Şimdi kaynak bul, oku, özümse çok uzun hem film izleyecektim ben hangisini izleyecektim?
Hemen üstte okuduklarınız bu yazıyı yazmaya başlamadan önce ürettiğim bahanelerin çok ufak bir kısmıydı sadece. Günlerce yazmayı erteledim, belki yedi kere konu değiştirdim, iki kere yazı yazmaktan tamamen vazgeçtim. Beynim sürekli ‘şimdi değil’ halinde ama her saniye hangi yolu izlerse en mükemmeline ulaşabileceğini, mümkün olan her kombinasyonla defalarca düşündü.Tüm bunlar yaşanırken asla harekete geçmiyor, sadece planlar yapıyordum. Yazının bitmiş halini belki on kere düzenledim, en ufak bir pürüz kalsın istemedim.Yazarken kaç kere ara verdim ve ne kadar sürdü bu aralar hiç bilmiyorum, inanın.
Merhaba, tanışalım. Az önce okuduklarınız ufacık işleri bile kusurlu yapmaktan korkan yanımın bahaneleri ve her zaman ertelemek için geçerli bahanelere sahip olan bendeniz Büşra, uzman bir psikologdan tanı almış mükemmeliyetçi bir bireyim.
Hayatın her alanında hata yapmaktan korka korka, erteleyerek yaşar mükemmeliyetçiler. Aman ha tembellikle karıştırmayalım bunu. Tembeller ertelemelerin sonucunda suçluluk hissetmezler ve tembeller, olduğu kadarına razıyken biz mükemmeliyetçiler en iyisi olsun diye bekleriz. Tabi en iyisi bekleyerek gerçekleşmez, bu da en büyük handikapımız. Peki diğer handikaplarımız nedir, bilmek ister misiniz? Kendimize sürekli asla ulaşamayacağımız, gerçekleştirmemizin imkanı olmayan standartlar koymak; bu standartlara uymayınca ise kendimizden şüphe edip sürekli kendimizi acımasızca eleştirmek; eleştirilere maruz kaldıkça hata yapmaktan korkmak ve tüm bunların en doğal sonucu olarak hata yapmak bu duruma uyan örneklerden birkaç tanesi. Bir düşünsenize kendisinin eleştirilerine, aşağılamalarına maruz kalan bir insan bu kadar gürültünün arasında kafasını ne kadar toplayabilir ki? Hadi diyelim ki konuyu toparladık ve ortaya bir iş koyduk ve bu iş bizden beklenilen kriterlere uygun. Artık rahata ermeliyiz, değil mi? Yok, öyle olmuyor işte. Biz bu işi bitirmeye çalışırken yaptığımız tek bir hataya odaklanır, yaptığımız işi görmeksizin başarısız hissederiz. Bazen de kusurlu bir iş ortaya koymaktansa bu işi hiç yapmamayı tercih ederiz.
Ufacık bir durumda bile en mükemmeli istemek ve sürekli ertelemek, yoğun stresi de beraberinde getiriyor elbette. Florida Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar Kenneth Rice, Clarissa Richardson ve Dustin Clark’ın, üniversiteli gençler üzerinde ortak yürüttüğü bir araştırmada bunu çok net bir biçimde ortaya koyuyor. Bu araştırmada öğrencilere dönem başı ve dönem sonunda bazı anketler uygulanıyor. Dönem başında testte mükemmeliyetçi tanısı konan öğrenciler kaçınılmaz bir sonla dönem sonunda klinik stres düzeyine ulaşmış oluyor.
Mükemmeliyetçiliğin birçok sebebi var elbette. Ailesinden sürekli onay ve takdir gören bir çocuğun yaşı ilerledikçe kendi değerini onay ve takdir üzerinden değerlendirmesinin yanı sıra ailesinden yeteri kadar onay ve takdir görmeyen bir çocuğun ilerleyen zamanlarda dikkat çekme ve sürekli onaylanma isteği de onu mükemmeliyetçiliğe itebilir. Çocukların sosyal taklitle öğrendiğini ve ebeveynlerini rol model aldıklarını biliyoruz. Ebeveynleri mükemmeliyetçi olan çocukların devamlı olarak mükemmeliyetçiliğe maruz kalmaları da mükemmeliyetçiliğe davetiye çıkarıyor ve elbette kişi kendini değersiz hissettiren anların toplamında mükemmeliyetçiliği geliştirebiliyor. Bulunduğumuz yüzyılın da bizi mükemmeliyetçi olmaya ittiği muhakkak bir gerçek. Sosyal medyada gösterilmeye çalışılan mükemmel hayatlar ve mükemmel insanların o dünyadaki en mükemmel hallerini koltukta pijamalarla cips yerken görmek de insanı, “Ben de bu seviyede bir hayata ulaşmalıyım.” düşüncesine itiyor. Benimle aynı derde sahipsen ve bu yazıyı okuyorsan sana ve kendime söylemek istediğim birkaç şey var; Cesur olmak bir şeyi yapmaktan korkmak değildir, korkarak yapmaya devam etmektir. Kusurlu olmak için cesur bir adım atmanın sence de vakti gelmedi mi? Yoksa önüne gelen fırsatları mükemmel yapamamaktansa hiç yapmamayı tercih edip mükemmel kalmaya devam mı edeceksin? Hadi gel artık olmak istediğimiz kişiden vazgeçelim ve kendimiz olalım. Bir düşün, olmak istediğimiz kişi gerçekten olabileceğimiz gibi mi? Her alanda, hiçbir şey bilmediği bir konuda dahi, kusursuz işler çıkarabilir mi insan? Kusursuz bir insan olabilir mi? Ve olduğun sen, kusurlu da olsa harika işler yapmak için öylesine yeterli ki. Belki ne kadar yeterli olduğumuzu fark edersek çığlık atmayı bırakır ve kendimizi dinlemeye başlarız. Son olarak ikimize de Brené Brown’un bir sözünü söylemek istiyorum.
Her şey de çatlaklar vardır ve ışık içeriye buradan sızar.
Kaynak: Brené Brown
Psychology Today (https://www.psychologytoday.com/us)
Rice, K., Richardson C. M. E., & Clark D. (2012) Perfectionism, Procrastination, and Psychological Distress, University of Florida.
Uplifers (https://www.uplifers.com)
Yazar: Büşra Büyükgöz