Mecburiyet

(Bu yazıyı okumak yaklaşık 3 dk sürmektedir.)

     Merhaba sevgili okur, tekrar hoş geldin. Yazı yazmayı, her ay burada seninle buluşmayı seviyorum. Hepimiz seviyoruz. Blog, ben ve diğer yazar arkadaşlarım için farklı farklı anlamlar taşımakta. Kendimizi farklı şekillerde yansıtmayı seviyoruz. Benim için biraz sohbet alanı gibi, kendimle ve sizinle sohbet ettiğim bir alan. Hepimiz hayatımızın başındayız. Çoktan çözdüğümüzü sandığımız hayatlarımızı defalarca tekrar tekrar çözüyoruz. Ben bu süreci buraya anlatarak yaşamayı seviyorum. Aklımdan geçen onlarca düşünceyi, korkuyu sıraya dizerek iç karartıcı halinden çıkarmaya çalışıyorum. Bunu sizinle paylaşıyorum. Ama tek amacım bu olabilir mi, bilemiyorum. Sanırım yalnızca sizi ikna etmeye çalışmıyorum.

      Evet sevgili okur, yaşarken hissettiğim her hissi burada sizinle sorgulayan ben bu durumu da sizinle burada sorguluyorum. Bu yazılarda yalnızca sizi değil aslında kendimi ikna çabalarım da var. Hayata pozitif bakmak günümüz şartlarında çok zor. Belirsizlik korkularımız, hayatı izlediğimiz pencerelerin her seferinde değişmesi, başarısızlık, huzur arayışı vs gibi konular birçoğumuzun aklından geçen sorunlar aslında. Kimimiz bunları sorgulamamayı seçiyor, kimimiz bu düşüncelerin karanlığında boğuluyor. Bazılarımız ise benim gibi, o karanlıkta kalmamak için o düşünceleri bir ipe dizip pozitif anlam çıkarmaya çalışır. Hayatla baş etme yöntemimiz hepimizin tabii ki farklı. Benim sistemim için sağlıklı denilebilir mi? Tam sayılmaz sanırım. Her düşüncenizi her hissinizi sorgulamak ve ait olduğu kategoriye ittirmek gibi bir sonuca gidebiliyor, en azından benim için böyle oldu. Bir noktada bu düşüncelerinizi bir yere dökmek gerekiyor, zihninizden taşıyor. Benim için bu yer Blog oldu. Blog’a ilk katıldığımdaki hedefim ile farklı yerlerdeyim ancak bu beni mutsuz etmiyor. Paylaştıklarımızı seviyorum.  

      Aslında sorun hayatın iyi ya da kötü bir yer olması, bizi bekleyen şeylerin iyi şeyler olabileceği değil. Sorun bu sonuçlardan hangisi olursa olsun yaşamak zorunda oluşumuz. İyi de bakabiliriz. Kötü de düşünebiliriz. Çözmeye çalışabiliriz ya da görmezden gelebiliriz. Ne olursa olsun yaşamamız gerekecek. Belirsizlikler bizi korkutsun, başarısızlıklardan kaçalım, huzursuz olduğumuz dönemlerden korkalım ya da hayata bakış açılarımızı değiştirecek olayların merakında yaşayalım. Mecburuz yaşamaya. 

Yazar: Arzu Şahin

Görsel Kaynakça

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.