DÜNYA HALİ

      Zamanı gelir binerim otobüse. Gece, yol uzun, bilet tek yön… Böylesi yolculuklarda sanılanın aksine araç hareket etmez, yer başlar harekete. Ben hep sabitimdir; yollar ayaklarımın altından, şehirler gözlerimin önünden kayıp gider. Ee yollar hep düz değildir. Virajlar, kasisler, yavaşlamalar, hızlanmalar, sarsılmalar, durmalar… Yola çıkan bu sözleşmeyi kabul etmiş sayılır. Bilirim ki varacağım son güzelse yormaz beni hiçbir sebep. Cam kenarı tercih sebebimdir, severim manzaraları. Merak ederim karşıma neler çıkacak. Seyrederim. Tek taraflı bir seyir değildir bu. Seyretmenin ötesinde, tanışırız manzaralarla.

    Çok yakın olanlarla ayrılık tez olur, “Ateş almaya mı geldin? Dur, dinlen.” demeye kalmadan çoktan geride kalmışımdır. Cümleleri bitene kadar bekleyemezler, sözleri mesafeleri aşarsa elbet duyarım. Uzun bir müddet görüş mesafemde olanlarsa yakın mesafemde değildir, anlaşamam. Nereler nereler, neler neler geçer gözlerimin önünden, alırım selamlarını iletirim saldıkları yerlere.

    Dünya kendi penceremden gördüğümden çok daha fazlası, anlarım. İçeri çeviririm gözlerimi. Kiminin varacağı yer yakın kiminin uzak, kimi ayrılmış kimi kavuşacak, kimi heyecanlı kimi buruk.. Eski hayatlarından mı kaçıyorlar yeni başlangıçlara adım mı atıyorlar yoksa bir başka sebep mi merak ederim. Sonra dönüp kendime bakarım; ben ne haldeyim? Ayrıldım diyebilmem için ait ya da sahip olmam gerekir. Kavuşacağım diyebilmem için bekleyen lazım. Belki de yeni başlangıçlar içindir son verişim süregelen her şeye. Cevabı o an veremem. Belki de bir cevabın peşine düşmüşümdür yollarda. Varsa tabii, bulabilirsem tabii.

    Tam bir bunaltı gelecek olur, molalar yetişir imdadıma. Varacağım yeri düşünmek için erkense önemli olan yolculuktur o süre kapsamında. Sıyrılırım düşüncelerimden. Arkamdaki yolcunun yüksek sesle konuşması rahatsız eder beni. Nerede nasıl davranılması gerektiğini öğrenirim. Okuduğum kitabın ışığı rahatsız eder çaprazda uyuklayanı, karanlıklar içinde. Gecenin bir vaktinde tahammülü öğrenirim. Bilmediğim insanların teğet geçtiğim hayatlarını idrak etmeye başlarım. Sonra bir yolcu oturur yanıma, ineceği zaman ve mekan belli olan. Biçilmiş sürelerde paylaşırız zulamızda ne varsa.

  Biraz şanslıysam keyifli olur yolculuk. Keyifsizse tecrübe koyarım adını. Zaman, adam kayırır. Kimine bonkör davranır kimine kıt. Ve genelde kıt zamanlarda olur en güzel anılar, damakta kalsın diye tadı. Zamanı geldiğinde inenler olduğu gibi zamanı geldiğinde de binenler olur. Yeri gelir yalnız devam ederim. Ve en nihayetinde anlarım; kimse varacağım yere kadar eşlik etmez bana, edemez.

    Öyle bir hayalin peşindeyimdir ki yoluma yol katan türden bir hayal; şartlar çetin, ulaşması sabır ister. Yine de en güzel hayatlara değişmem hayalimi. Anlarım ki kendime bu varış. Yolculuğum benden banadır esasen ama o mesafeleri dolaşmam icap eder bulmam için.

Güzelse manzarası ötelerde bir şehrin, fonda hafif bir müzik, nasipliysem biraz yağmur. Gök suyu tutarsa, yer suyu yutarsa iş göze düşer. Saatin zembereğinden akarken zehri zaman, en sonunda kaymaya başlar ömür ellerimden. Belki de inmeme az kaldı. Kulağımda son anons, içimde bir sevinç…

Bahar Kaya

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.