Boşluk ve Kalabalıklar

(Bu yazının okunma süresi yaklaşık olarak 3 dakikadır.)

Tüm ışıklar kapandığında ne yaparsın? Hissizleşmeye başlayıp içine gömüldüğün, artık hiçbir şarkının sende bir öneminin olmadığı o zaman diliminden bahsediyorum. O kocaman boşluğu doldurmak için ne yaparsın? İçimde kimsenin bilmediği bir evim vardı. Ama evim o kadar uzun zamandır gürültülü ki… Ben boşluğumu kapatmak için kapımı sonuna kadar açtım. Sonra evime herkes girdi, çok kalabalığa bulandım ve sonra evim darmadağınık oldu. İçimdeki o boşluksa beni yutan kocaman bir hortuma dönüştü. İçine attığım kişiler, eşyalar ve olaylar hortumu büyüttü, bana daha çok zarar verdi. Anlamsızlıksa omuzlarımda kocaman bir yüke dönüşmüştü ve ben her geçen gün onun altında ezilmeye başladım. Böylesi bir durumda yapılması gereken ilk şey herkesi evden kovmaktır. Çünkü ben; artık hortuma dönüşen, beni yutmak için bekleyen boşluğun dışarıdan gelen hiçbir güçle bitmeyeceğini anladım. Bir şey hissetmek için o kadar çok yaşamıştım ki dışarıya karşı, kendi içimde de o kadar çok hiç olmuştum. 

İçimdeki hortum kelebeklerle sarılı dünyamı mahvetti, sonra geriye yıldızların arasındaki evim kaldı. Önceden mutlu olduğum ama içeriye başkalarını aldıkça değersizleşen evimi yok edecekti. Evim darmadağınıktı, ışıklarım da sönmeye başladı. İnsanlar gürültülü kalabalıklara dönüştü, yalnızca seslerden ibaret kaldı. Ben kıvrıldığım astarı sökülmüş koltuğumda öylece hayatımın bulanıklığını izliyordum omuzlarımdaki kocaman anlamsızlıkla. Penceremin dışındaki hortum gri bulutların arasından evime doğru ilerlerken bomboştum. İnsanlar evimi dağıttı, ışıklarımı söndürdü, her geçen dakikalarım ise gözümü kırpmamla yıllarıma dönüşmüştü. 

Gri bulutlarla sarılı gökyüzümde uzun zamandır hiç yıldız görmemiştim. Benim gökyüzümde ne yıldızlar vardı ne de güneş; yolculuğum boyunca onları kaybetmiştim. Gökyüzümde yalnızca gri bulutlar vardı ve daima soğuk bir gece; güneş uzun zamandır benim dünyama doğmuyordu. Sonunda gri bulutların arasından bir yıldız bana kendini gösterdi ve evimin karanlığını aydınlattı. Ben o ân sıkılı yumruklarımla ayağa kalktım. İçimde bir isyan o yıldızı görmemle haykırdı. Yüksek sesli müziği kapattım, evimin kapısını sonuna kadar açtım. İçimde kopuşu bir yıldız başlatmıştı: benim için bu bir yaşam çağrısıydı. Önce birkaç kişiyi evimden güzelce çıkardım, bazıları için bazen kabalaştım. En sonunda evimde bir kişi kaldı. O bir kişi evime ilk aldığım ve en çok dağıtan kişiydi. Onun için kapımı aralık bırakmıştım, o da evimi talan etmişti, değersiz hissettirmişti. Yıldızlarımı çalmıştı ve güneş artık dünyamda doğmayı bırakmıştı. Ona tek kelime bile söylemedim, kabalaşmadım, evimden çıkması için zorlamadım. Ben ona yalnızca dış kapıyı açtım. O da arkasına bile bakmadan hızlıca evimden ve hayatımdan çıkıverdi. 

Tüm kalabalıktan geriye darmadağınık evim, dünyamı kaplayan hortumum ve hissizliğim kalmıştı. Ama artık anlamıştım o hortumu yalnızca ben durdurabilir, yıldızları kendim yakalayabilirdim; diğer herkes yalnızca o hortumu daha da büyütecek ve bana zarar verecekti. Işıklarım paramparça olduğu için ben de elime aldığım kibriti ateşleyerek bir mum yaktım. Özenerek yerleştiğim resimlerim, kendim boyadığım duvarlarım, masamın kenarındaki melek heykelim, nota kağıtlarım, eşyalarını kendim yerleştirdiğim her şey mahvolmuştu. 

Ben önce kapımı kilitledim, evimin perdelerini sonuna kadar çektim. Ardından da mum nedeniyle oluşan loş ışığın eşliğinde yanmayan şöminemin dibine çöktüm. Hortumun uğultusu dağılmaya başladı. Ufak bir çocuk yıllardır kilitli olan odamdan çıktı; bana yaklaşıp elimi tuttu. Ona sarıldım ve böylece duvarlarımda yeni çiçekler oluştu. Evim dağınıktı ama toplayacaktım. Hortumu yenmenin yolu benden geçiyordu ve ben kendime sarıldıkça o şöminenin dibinde daha çok var oldum; daha çok çiçek açtım, şömine kendiliğinden yanmaya başladı ve evime sıcacık bir ısı yayıldı. Böylece ben kazandım. Hortum yok olmadı ama zamanla onu da yok edecektim. Güneş yıllar sonra benim dünyama ilk kez doğdu. Kalbimin en kırık yerine güneşin ilk ışıklarını çektim. Çocukluğuma sarılmaya devam ettim ve evimin duvarları güneşle birlikte çiçek açtı. Ben ve çocukluğum böylece boşluğu ve kalabalıkları geride bırakıp güneşin ilk ışıklarında yeniden doğduk.

Yazar: Ayşegül Çıkrıkcı

Görsel Kaynak: https://tr.pinterest.com/pin/611222980703985658/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.