Üç Noktalı Hikayeler

Şimdilerde kanatları kırık bir güvercin gibi kimsesiz pencerelerde çırpınmaya eğilimli ruh. Tekrar tekrar çarpıyor canını cama. Ne uçacak yeri ne kaçacak kimsesi.

 (Bu yazının okunma süresi yaklaşık olarak 2 dakika sürmektedir.) 

Gelecek her zaman aynı uzaklıkta ve aynı renklerde olmaz yürümedikçe. Yakın gelen uzaklar yol aldıkça kendini geri çekerek uzaklaşır bedenlerden. Aynı girdap içinde kim olduğumuzu bulmaya çalışarak öldürürüz tüm zamanları. Bazen alabildiğine saçmalık bazense olmadık gerçeklerle yüzleştirir bir deniz kıyısında. 

Yüzüne tokat gibi çarpan dalgalar, her bir nefesi boğmaya yetecek güçteydi oysa. Ağızdan dökülen kelimeler ile dökülmek istenenler arasında uçurumlar vardır bazı zamanlar. Ufukta gün batıyor ve artık hiçbir şey hayallerdeki kadar renkli görünmüyordu. Tekrar doğacak gücü yoktu güneşin, batmaya yüz tutmuş her bir ışığı ardından yüzlerce kelimeyi sürükleyip geliyordu dalgaların kıyıya vurduğu yerde. Şimdi ne söylese faydasız, bir defter kapanmış ruhun tozlu raflarına kalkmıştı bile fakat her zaman oraya giden bir yol vardı. Güne güç katan nefesleri tekrar hissedebilmek adına savaşmaya hazırdı. Hissedilene sarılabilmek, bir gerçeğin peşinden koşmak kadar önemliydi. 

Tarihler değişir, günler değişir, ruhlar değişir, aynı kalmasını umduğumuz her şey bir gün değişir.  Son bir kez daha ufukta belirmesi için çırpındığımız anılar, beklentilerimizle birlikte en dibe gömülür. Temizlenmeye çalışılan tüm kötülüklerin arasında açan bir bataklık lalesi kadar saf ve bir o kadar da solmaya mahkum bir ömür biçilmişti. Yapraklarından çürümüş bir hayal aksa da kökleri toprağına tutunmaya muhtaçtı. Karmaşaların yarattığı en güzel şeyse denizin kıyısına kavuşma ihtimaliydi. 

Şimdilerde kanatları kırık bir güvercin gibi kimsesiz pencerelerde çırpınmaya eğilimli ruh. Tekrar tekrar çarpıyor canını cama. Ne uçacak yeri ne kaçacak kimsesi. Kendine yol gösterecek kimsenin olmadığı karanlıkta, hakkında hiçbir şey bilmediği ölene kadar bedenlerini, fikirlerini, hayallerini hatta aşklarını kiraya verenlerin dünyasına nasıl katıldı? 

Alışılan tüm şiirler hazırlıksız yakalanan bir fırtına gibi. Mısralar arasında savrulup dinlenecek kelime ararken uzaklıklar kurgulanıyor satırlarda. Yas tutan düşüncelerden son birkaç gülüş yakalamaya çalışıyor gözler. Özlem boğuk ve uğultulu bir ses tonunda olmayana. Sessizlik gürültüsüne hapsetmeye hazırlarken kulakları, duyulan sözleri de beraberinde götürüyordu. 

Arayışlarımız, aldanışlarımız, kargaşalarımız ve kavgalarımız; bizim olanları başka bedenlere atfettiklerimiz. Çocuk hislerimiz, emekleyen düşlerimiz. Yaşanılanların unutulduğu tarafta, bir yaz akşamında, zamanın durduğu yollarda; doğru zamanda doğru anlamda, yalnızca hislerimizle var olduğumuzu anımsayacağız. 

Yazar: Büşra Tezcan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.