MOR ŞİMŞEK

''Yaşam düzenini kendimiz için kurarken bir yandan kurduğumuz düzenin yıkılışına şahit oluyoruz.''

(Bu yazının okunma süresi yaklaşık 2 dakikadır.)

Gözlerimi kapatmama rağmen şimşeğin ışıklarını seçebiliyordum. Gök gürültüsünü ışıktan kaç saniye sonra duyacağımı ve şiddetinin ne kadar olacağını tahmin etmeye çalıştığımda bir yandan da hızla yağan yağmura kulak veriyordum. Ne benim uyumaya ne de yağmurun dinmeye niyeti vardı. Pencereye yöneldim ve sonuna kadar açarak kokuyu içime çektim. Saniyeler içerisinde geceyi gündüze çeviren, kılcal damarlara benzeyen mor ışıklar uzaklarda belirdi. Şiddetli bir gök gürültüsü duyacağımı anlayıp camı kapattım.

Ev tepedeydi ve sular yokuş aşağıya hızla akıyordu. Düzlüğe ulaştığı yerde küçük bir gölet meydana getiriyordu. Yarın yağmur sona erdiğinde muhtemelen çocuklar üstünde zıplayıp her yere su sıçratacak, aileleri çamurlu kıyafetleri görünce sinirlenecekti.

Tahminlerimde yanılmıştım. Yağmur dinmedi ve çocuklar dışarı çıkamadı. Evin sessizliğini cama hızla vuran damlalar ve ağızlardan dökülen “Bereket yağıyor.” cümlesi bozuyordu. Hem havanın kapalı olması hem de yağmurun gün boyu sürecek gibi durması havayı huzursuz kılıyor ve canımı sıkıyordu. Çok geçmeden uzaklarda çakan şimşeklerin bulunduğu yerde felaketin yaşandığı haberini gördük.

Oradakilerle aynı yağmurun seslerini dinleyip kokusunu içimize çekmiştik. Çocukların su birikintisine basıp etrafa su sıçratacağını düşündüğümde belki o ilçedeki birkaç çocuk bunun hayaliyle uyumuştu. Çamur sıçramış birkaç kıyafete sinirlenirken çamura bulanmış bedenleri, eşyaları ve binaları görmek hepimizi üzmüş, içimizi yakmıştı.

Son zamanlarda anlaşmış gibi üst üste gelen afet olaylarını görürken durumun nereye daha doğrusu dünyanın ve yaşamın nereye gittiği konusunda umutsuzluk kaplamıştı içimi. Şimdi yaşıyorduk, tüketiyorduk peki ya sonra? İçimize temiz hava çekebileceğimiz ağaçlarımız, tedirgin olmadan izleyebileceğimiz yağmur yağışı, korkmadan oturabildiğimiz güvenli evler ne zamana kadar bizimle olacaklar?

Felaketler farklı olsa bile bütün acılar bizi insan olarak tek bir noktada birleştiriyor, hepimiz aslında aynı aynadan bakıyoruz. Yaşam düzenini kendimiz için kurarken bir yandan kurduğumuz düzenin yıkılışına şahit oluyoruz. Sahip olduğumuz hırslar, boş vermişlikler, haddinden fazla kendine güvenmeler birer dinamit gibi patlayıp düzenimizi yerle bir ediyor; belki hemen belki de yıllar sonra. Yitirilenler, ders almamız gerekenler ise havadan kül kokusu gitmeden yerler kurumadan unutuluyor; dinamitler hiç patlamayacakmış gibi tekrar hazırlanıyor.

Yazar: Beyza Nur Fındıkcı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.