HİÇ

Kendime bir şeyler anlatmayı severim. Uzun uzun anlatmaya da bayılırım. Aklımı susturmak için bıkmadan usanmadan konuşur dururum. Ama bu aralar kendimle iyi geçinemiyorum. Sürekli inip çıkan duygularla dolup taşıyorum. Olduğum yerde çırpına çırpına kendimi, kendi açtığım kuyunun içinde buluyorum. Bazen de sonsuz bir boşlukta hissediyorum, serbest bırakıyorum kendimi.  Hiçbir şey yapmıyorum. İyi geldiği de oluyor aslında. Bazen bedenimin yorgunluktan öldüğü, beynimin bir türlü susmadığı zamanlarda birileri matkapla beynimi deliyormuş gibi hissediyorum, o zamanlarda da hiçbir şey yapmıyorum. Delme işleminin bitmesini bekliyorum. Uyandığımda kendimi yine kendimde bulunca şaşıp kalıyorum. Kendime ayak uydurmakta güçlük çekiyorum.

Aklımın karışmasından ve bazen ise aklımı kaçırmaktan bıkmış durumdayım. Özlüyorum, kimseyi değil. Kırgınım, ona değil. İçimin büyük bir kısmı kabulleniş evresini çoktan geçti ama azınlığın etkisi de pek az değildi doğrusu. Baş kaldırıyordu ve bunda fena sayılmazdı. Soru işaretlerim bile benden bıktı.  ‘’Yeter!’’ diye bağırdıklarını duyuyorum. Aslında bu sonsuza kadar böyle sürmeyecek, biliyorum. Kendimizi belirsizliğin içine hapsederiz, kayboluruz, yeniliriz, yok oluruz. Bu hep olur değil mi? Öyle bir yerdeyizdir ki hep de buradadır; hiçte. Ama işte bu aralar aklımı ne yazık ki hep başımda bulamıyorum. Kendimle baş başa kaldığımda baktığım kendim de kendim olmayabiliyor. Hissettiğim şeylerde de olmayabiliyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum…

Kukumav kuşu gibi düşünmekten bitap düşünce hep ben mi düşüneceğim biraz da başkaları düşünsün deyip fal bilim merkezinde buldum kendimi. Yalan söyleme üstatlarından birini seçtim kendime. Ona türlü işkenceler yapmak, canını almak istedim ama ne olur ne olmaz, iddia ettikleri görünmez varlıkların elinde kalırım diye korktum. Tek yaptığım şey moral seviyemi sıfırın altına indiren o kadına ücretini ödemek oldu. Şimdi burada neler söylediklerini anlatmayacağım tabi.  Zaten giderek trendlerini kaybediyorlar. İnsanlar üç vakte kadar birinin gelmesinden, şu gün şunun olmasından çok sıkıldı. Umarım işsiz kalırsınız yalan makineleri.

Düşündükçe artık nefesim de kesilmiyordu aslında ama nefes de alamıyordum. Garip bir durumdaydım. Üstüne üstlük rahat da durmuyordum, hala üstüne üstüne basacak mayınlar aramakta, hiç akıllanmamaktaydım. Bazen demediğim bir cümlenin peşine düşüyor, bazen de duymayı çok istediğim , söylenmeyen cümlelerin peşinde  kendimi harap ediyordum…

Yazar: Feray Ünsal

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.