
(Bu yazının okunma süresi yaklaşık 2 dakikadır.)
Bölüm 1: “Kaybol ve Gülümse”
Kocaman sırt çantalarıyla iki gezgin, dünyanın sınırlarını belki de sınırsızlığını keşfetmek için yola düşer. Üstelik evrendeki birçok şeyden, en çok da kendilerinden habersizken. Uzun ve kavurucu bir yolculuğun ardından gölgelik bir yerde ilk molalarını vermek üzere dururlar. Kana kana içtikleri bir şişe sudan sonra ikisi de gölgeliğin altında yorgunluktan uyuyakalır. Bu uyku, evrenin sınırsızlığının onlara ilk habercisidir.
Kulaklarından zihinlerine âdeta çiviyle yerleşen bir anonsla ikisi de uykusundan sıçrar:
Evrende büyük bir karadelik, depresyonda olduğu gerekçesiyle 173627 ton çikolatalı pasta için ücretli izne ayrılmak istedi, Galaksigalas başkanı da: “En fazla ücretsiz izin olur, çikolatalı pastanı da evine yollarız.” diyince karadelik trip atıp ağlamaya başladı. Bunun üzerine Galaksigalas Başkanı başka karadelik mi bulamayacağım deyip karadeliği kovdu. Karadelik ağlaya ağlaya bi hâl olup Galaksigalas başkanını, kendini evrenin balkonundan aşağı atmakla tehdit etti ama ipin ucunu biraz fazla kaçırıp yanlışlıkla düştü. Başkan buna kıskıs gülerken evrendeki tüm karadelikler meşgul olduğundan yerine kimseyi atayamadı ve böylece evren dengeyi kuramadı. Galaksigalas başkanı da zamanı geriye sarıp karadeliğe izin vermeyi istedi ancak zamanı o kadar başa sardı ki büyük patlamadan önceki âna kadar zaman geriledi. Yani kendini de yok etmiş oldu. Fakat zihnini bir gemiye hapsetmişti, ne olur ne olmaz diye. Gemiyi de dev çıtçıtlı poşete yerleştirmişti, böylece gemi zamanda geriye gidebildi. İşte o gemi içinde bulunduğunuz gemidir. Sizi de gemiyi yönetmek için rastgele bir gezegenden imece usulü seçtiler. Ama sizin kabul edilmeniz için tereddütleri olan birkaç Galaksika vekili itiraz edince bu amacın sonunda size bir ödül koyup bu sayede sizi göreve teşvik etmek istediler. Gemiyle göreviniz ise gerçekleşmesine yaklaşık 13799 milyar yıl olan büyük patlamayı gerçekleştirip zamanın hızlanmasına yardımcı olmanız. Bu sayede 13799 milyar yıl boşuna geçmemiş olacak. Ödülü sorarsanız onu henüz biz de bilmiyoruz.
İkisine de “Ne bu saçmalık!” dedirten anonsun ardından geminin hızla hareket etmesiyle dengelerini kaybettiler. Kopan gümbürtünün arasında aralarında geçen şu konuşma kayıt altına alındı:
– Nereye gidiyoruz?
– Bilmem.
– Uzaklara mı?
– Belki.
– Her şeyden mi?
– En çok da kendimizden.
– Kendimizden daha uzak bir yer var mı ki?
– Olmalı.
– Ya yoksa?
– Ne kaybederiz?
– Belki kendimizi
– Daha iyi ya,
kaybol ve gülümse,
kaybol,
gülümse,
kaybol.
Zeynep Güzeltepe
Fotoğraf: Yazara ait.