Oku-Dinle-İzle: Ağustos Ayı

TPÖÇG Blog, ağustos ayı önerilerini mutluluk ve hüzün ile sunar 

Merhabalar, başladığımız yerdeyiz. Geçen sene ağustos ayında başladığım öneri yazılarıma bu ağustosta sonuncusunu kaleme alarak, hüzün ve mutluluk ile karışık bir halde son veriyorum. Bir sene, başımızdan geçenleri tartmak ve değerlendirmek için ideal bir zaman. Geçen sene bu zamanlar ne yapıyordum, şimdi ne yapıyorum, nasıl hissediyordum, şimdi ne hissediyorum, neler yaşadım ve bunlar bana nasıl etki etti?

Bazı seneler önceki senelerden buruk geçer, vedalar ve kayıplar yaşanır, kaybedilenin yeri dolmasa da size eşsiz bir yaşam tecrübesi sunar ve size büyütür. Bu bir sene şüphesiz ki çok şaşırtıcı, sorgulatıcı, değişikliğe zorlayıcı bir yıl oldu benim için. Sizler de bu değerlendirmeyi yaparak hayatta gittiğiniz yönü algılamaya çalışabilir, rüzgarda savrulmadan bir kontrol duygusu oluşturabilirsiniz. Gelelim önerilerimize, benim için her zaman bir zevkti onları sunmak, şimdi son kez tekrar sunalım. İyi seyirler, okumalar, dinlemeler.

Film: Sivas

Sivas, Kaan Müjdeci’nin, 88. Akademi Ödülleri’nde Oscar adayı olan uzun metrajlı filmi. 11 yaşında ve bozkırın ortasında yaşayan bir erkek çocuğunun gözünden dünya nasıldır dersiniz? Sınırlı bir çevre, hakim kültür, ataerkillik, günlük konuşma dili, sosyoekonomik durum, hiyerarşik düzen… Bunların hepsi, küçücük bir erkek çocuğunda karşılık buluyor ve o kendince, kendi sınırlı dünyasını genişletiyor. İdealinde kurduğu dünya için bir adım atıyor, bunun sonucunda olanlar ise gerçekliğin yansımaları… Filmde, erkek çocuğunu yıkarken “Adam oldun sen” diyen annenin birkaç dakikalık görünümünden başka, yer alan bir kadın yok. Aslan’ın sevdiği kız ise aynı şartlardaki bir kız çocuğunun arada kalmışlığını gösteriyor. Kadının yerinin, görünürlüğünün, bu düzenin hakim olduğu topraklardaki konumunun isabetli bir yansıtılması…

Kitap: Kayıp Kentin Radyosu- Daniel Alarcon

Latin Amerika’da bir ülkede, savaş kayıplarını arayan bir radyo programı, Kayıp Kentin Radyosu. Norma, bu programın sunucusu olarak kayıpların isimlerini her gün tekrar eder, kimsenin bilmediği ise on yıldır kayıp olan eşini bulmak istediğidir. Eşini bulur, on yıllık birikmiş sırlar ile birlikte… 

Bu kitapta bir ülke ismi yok fakat yaşanmış ve yaşanan olayların işlendiği, bunların Latin Amerika’da olduğu açık. Rejim karşıtı konuşan herkesin, köylüsünden kentlisine, kaybedildiği bir coğrafyada, faili meçhul binlerce kaybın arasında, birbirine tutunmaya çalışan insanlar, her şeye rağmen hayatta kalış, bunun sonucunda hayatın getirdiği beklenmediklikler… Latin Amerika’yı anlamak ve bu dünyanın içine girmek isteyenler için eşsiz bir kitap. Dünyada olan biteni ve kayıplar arasındaki farklı yaşantıları görmek için ise çok gerekli bir kitap.

Bonus, bu önerilere önceden karar veriyoruz. Bu yazıyı yazarken ise kendi insiyatifimle, gerekli bulduğum için kadın olmak ve kadın haklarını korumak adına, ek bir kitap tavsiyesi vermek istiyorum. İkinci Cins, en başta kadın olmanın tarihi yükünü, neden bir eşitsizlik söz konusu olduğunu, kadın haklarının neden tüm insanlık için gerekli olduğunu anlamamız için elzem bir kitap. Okuduktan sonra kadın haklarını anlamak için gerekli kitap listelerini rahatlıkla bulabilirsiniz, bu alanda neden bilgi sahibi olmamız gerektiğini birer psikolog adayı olarak ve bir insan olarak hepimiz öğrenmeliyiz.

Müzik: Goodbye My Lover-James Blunt

Goodbye my lover

Goodbye my friend

You had been the one

You had been the one for me

Hepinize gelsin sevgili öneri okurları. Yeni önerilerde buluşmak üzere, bu bir veda değil, seviliyorsunuz.

Yazar: Berru Doğan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.