Ne Memuru Alkol Bey!
Sevgilinizle kavga ettiniz.
Kafanızı dağıtmak için arabaya atlayıp şehrin en popüler gece kulübüne gidip arabayı valeye bıraktıktan sonra kendinizi müziğin akışına bıraktınız.
Tabi ortam güzel, kızlar daha güzel. Ön masanızda bir kız size göz kırpıyor. Kızın yanına gittiniz, barmene dönüp “Hanfendiye bir votka.” derken dudağınızın sağ köşesini hafifçe kıvırarak sırttınız. İkiniz de sarhoş oldunuz ve sonrasını hatırlamıyorsunuz. Uyandığınız da tanımadığınız bir yerdeydiniz.
Tandık geldi mi?
Tabiki de hayır.
Eğer orta halli memur bir ailede yetiştiyseniz, bu sahnenin tanıdık gelme ihtimali sadece, erkek kankalarınızla ‘’Abi gördün mü bak nasıl götürdü kızı.’’ yorumları eşliğinde izlediğiniz filmler sayesinde gerçekleşebilir. Onun dışında bu sahnenin yaşanması eğer Amerika’da yaşamıyorsanız ve zengin değilseniz birazcık zordur.
O zaman gelin bu sahneyi özümüze dönerek tekrar yazalım.
Üç yıldır bir sevgiliniz var ve nedenini idrak edemediğiniz bir durumdan dolayı kavga ettiniz. Ama ne kavga! Sevgiliniz size bağırıyor da bağırıyor. Eline aldığı bardakları kafanıza fırlatırken siz, lisede öğrendiğiniz geometri bilgisinin ilk defa işe yarayacağını içgüdüsel olarak hissederek, başınızı gelen bardaklara teğet olabilecek bir açıyla savuruyorsunuz.
Sonra ne mi yaptınız?
Tabi ki de centilmenliğinizi koruyarak sustunuz. Sustunuz da o içe akıttığınız şelaleler kutup ayılarının neslini tüketti haberiniz yok.
Kavgayı uzatmamak için hiçbir şey söylemeden ayrıldınız sevgilinizin yanından. Ama o içiniz var ya o içiniz, varisleri azmış yaşlı teyzelerin bacakları gibi şişti de şişti. Böyle gider mi? Gitmez tabi. Telefon rehberinden her rezilliğinizi paylaştığınız kankanızın numarasını bulup aradıktan sonra o her zaman gittiğiniz, kulağınızı felç eden canlı müziğin olduğu bara oturdunuz. Kanka olduğunuz için biri efkârlıysa diğeri de efkârlıdır kuralına sadık kalarak içtiniz de içtiniz. Sarhoşluğun etkisiyle ve varislerin yarattığı şişliği hafifletme arzusuyla hışımla telefona sarılıp az önce size bağıran sevgilinize o an söylediği bütün lafları yedirip üstüne bir de içinizde şişen üç yılın birikimini aynı gecede ortaya bir güzel döktünüz.
Sonrası şimdi tanıdık gelmiştir. Sevgiliyle söylenen her kelime için pişman olunarak “sarhoştum”, “söylediğim şeyleri bilmiyordum”, “hiçbiri doğru değil” gibi kalıplar havada uçuşmaya başlar.
Peki, gerçekten öyle mi? Sarhoşken söylediğimiz şeyler aslında doğru değil mi?
Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki sarhoşken hatta bilincimiz kapalıyken söylediğimiz şeyler aslında doğrudur.
Çoğumuzun iç sesi işte şimdi yedik ayvayı sözleri eşliğinde kuduruyor, farkındayım.
Sakin olup bu işin nasıl olduğunu anlamaya çalışın.
Beynimiz maalesef ki sandığımız kadar korunaklı değildir.
Sadece insana ait olduğu bilinen, beynimizde yer alan nur topu gibi bir prefrontal lobumuz vardır.
Bu kırmızıyla gördüğünüz yer prefrontalin ta kendisidir.
Bu lob düşüncemizi, duygumuzu geldiği gibi karşı tarafa aktarmamıza engel olur ki çokta iyi bir iş yapar aslında.
Arkadaşınızla kavga ettiniz ama iki hafta sonra sınav var, not bulamam korkusu mu yaşıyorsunuz? Bu lob size der ki ”Sus oğlum sus! Sınav var bak. Sonra sınav da arkan da havai fişekler patlamasın.” Hop sustunuz.
Anneniz önemli bir buluşma öncesi en sevdiğiniz kazağı makineye mi atmış? Siz içinizden çamaşır makinesini icat edene bile küfrederken prefrontal lobunuz diyor ki “ Bağır annene de harçlığını kessinler. Sonra bir limonataya iki pipet istersin garsondan. Bağırma da şu üst rafta ki kırmızı kazağı giy, o da fena olmaz.” diyerek ortamı yumuşatır
Düşündüğünüz her şeyi doğru söylediğinizde olabilecekleri az çok tahmin etmişsinizdir sanırım.
Buraya kadar iyi güzel de kardeşim, benim sevgilimle bu lobun ne alakası var diyorsanız eğer onu da açıklayalım.
Bu lob, herhangi bir şekilde hasar görür ya da bir saat önce lıkır lıkır içtiğiniz içkilerin etkisiyle filtreleme gücünü kaybederse sizi tutabilene aşk olsun, konuşur da konuşursunuz.
Beni böyle lobla mobla uğraştırma. Daha net bir şekilde açıklaması yok mu bunun ? Diyorsanız eğer
atasözlerini birazcık kurcaladığınız da çok güzel bir Flaman atasözü ile karşılaşırsınız.
“Sarhoşken söylenen her söz, ayıkken düşünülmüştür.”
Eğer yukarıda ki sevgili kızımız bu bilgiyi bilmiyorsa büyük ihtimalle sarhoştu, doğru değildir düşüncesiyle erkek arkadaşının söylediği bütün sözleri yutup üstüne maden suyu içerek ilişkiye devam edecektir.
Ee, ben nasıl engel olabilirim bu duruma diyorsanız, az için efendim.
Ha yok illa ki içecekseniz kapatın telefonu, uyarın kankanızı, sağı solu aramak istediğinizde çaksın yumruğu gözünüzün ortasına
Yoksa bu prefrontal lob sizi çok uğraştırır çok.
Lobunuza kuvvet, esenlikle kalın.
YAZAR: Aybüke YILDIRAN
TPÖÇG Blog Yazarı | Başkent Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi