Elektrikli Işık Orkestrası

Statik elektrik, karşılaşan iki maddenin birbirine kayıtsız kalamayışıysa, durağan elektrik, biriktirdikleri sonucunda nelerin üstesinden gelip nelerin gelemeyeceğini anlayan içe dönük bilgindir.

Önsöz, öngörüdür. Öngörü, biliştir. Biliş, buluştur. Buluş, evir ile deviri birbirine daim kılandır, devredir; tepesi attırılmadığı sürece, kısa kesmeden ilerleyen upuzun uzun devrelerdir.

Yine de, devreleri birbirine ne ölçüde uyarsa uysun, birbiriyle ilişkilendirilmeyen hiçbir madde yoktur ki, nihayetinde Sartre bunu çok uzun zaman önce kültleşmiş eserinde (varlık ve hiçlik) gayet güzel açıklamıştır. O hâlde, her maddenin kendine göre bir diğeriyle gözle görülebilecek bir ilişkisi varsa, bir adet vampir, hayalet ve kurt adamın aynı dizide rol alıp, yapımcıları tarafından bunda gülünecek bir şeyin olmadığını belirtmelerinin ardından şimdi bahsedeceğim birbirinden hayalperest bu üç kelimenin, gülmenin aksine saygı duruşunu hak ettiğini gururla söyleyip, sizlere Elektrikli Işık Orkestrası’nı takdim edebilirim ama hangisinin daha önce icat edildiğini ya da neden birbirlerinden başka kimseyle çalışamadıklarının aksine, bu çalışmanın, akla ilk gelen anlamıyla ülke sınırlarını aştığını, zaten aştığı için bilinen en sıradan sıradışılığını anlatmaya çalışacağım: ışıklandırmanın rengini seçmek sizin tercihiniz!

Evrim teorisini, isim benzerliğinden izin alıp buraya yerleştirdikten sonra bahsedeceğim şey diğer anlamıyla çeşit olan türün, türlerin nasıl filizlendiği olacak.

Türlerin gelişmesini sağlayan tek şey dostluktur. Dostluk; feyz almaktır, içtenliğin başka dünyanın anahtarına ulaşmasıdır, çıkış yoluyla ilerleme yolunun, geçirilen günlere sadık paralellikte ilerlemesidir. İşte Electric Light Orchestra’nın geçirdiği bütün sadık paralellikler, kendi ülkesinde bile yeterince tanınmıyorken tüm dünya ülkelerinde nasıl tanındığının samimiyet yüklü yolculuğudur.

Kalıpsızlığı, tüm kalıpları, kırıp dökmeden, özenle güzel bir şekilde biçimlendirdikten sonra, iç içe 3-4 şarkıyı yerleştirip çeşitli tragedyaları aynı anda hissettirirken, buradaki gülümsenin, yapımcının fıkra projesinin aksine, gün boyu kendini sıkıp sonunda rahatlamanın vermiş olduğu huzur ya da böyle bir şarkı dinlemenin, binlerce kişiyle bile olsa, yarattığı ve yaşattığı ayrıcalıklı gülümseme diyebiliriz.

Fire On High’daki korku, dehşet, cesaret, hüzün ve ardından gelen eğlenceli melodinin başa sararak tekrarlanması yada sıradan bir adamın yuva kurma hayaliyle ilgili kendisine verilen akılların senfonisi olan Horaca Wimp veya basından itibaren bir derdi olup olmadığını öğrenmek için bir telefon uzaklığında olduğunu ısrarla belirten yada şarkıdan ısrarla bu anlamı çıkardığım Telephone Line ve tabiki gökyüzüne her baktığımızda mavinin hep oralarda olduğunu artık çok daha iyi bildiğimiz Mr Blue Sky da anlatılmak istenenler, hepimizin neden bu notalardan ayrılamadığımızı çok güzel açıklamakta.

Funk, Punk, Country ve Pop’u öksürerek kendini unutturmayan Rock’ı ve Rock’n Roll’u barındıran bu grubun tüm bu etkin maddeleri grubuyla adaş bir biçimde birbirine bağlayıp statik bir şekilde ortaya müzikal bir akım çıkarması, sıradan bir brokolinin yanına eklenen havuç, patates, karnabahar ve son rötuş baharatları yani devrelerini akıllara getiriyor. Lezzetinden dört köşe olmak istiyorsanız tabiatı gereği elektrikle çalışan bir fırında pişirebilirsiniz.

Yazar: Deniz Uğur Çil

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.