Oku-Dinle-İzle:Ekim Ayı

TPÖÇG Blog Ekim ayı önerilerini iftiharla sunar ☺

Selamlar!

Evden çıkmadan kahvaltı yapabiliyor musunuz? Beslenme alışkanlıklarım sebebiyle geçirdiğim bir rahatsızlık bana bu soruyu sorma ve gözlem yapma isteği doğurdu. Yaptığım küçük çaplı bir ankete göre ise sabah saatlerinde yoğun olanların çoğunluğu kahvaltıyı ya en pratik şekilde yapmaya çalışıyor ya da es geçiyor. Bu konuda yapılan araştırmalar devam etse de ortaya çıkan sonuç kahvaltının hafızayı arttırma ve hayat düzenlenmesinde etkili olduğu yönünde. Bu ayın teması kahvaltı üzerinden ilerliyor. Sere serpe kahvaltı edilen huzurlu bir pazar gününü evde geçirmek isteyenlere bu önerileri gönül rahatlığıyla sunuyorum.

Film: Breakfast Club

Breakfast Club, New Trier Lisesi’nde tatil sabahı kahvaltı edilecek vakitte cezaya kaldığı için okulda toplanan öğrencileri tanımlayan sarkastik bir isim. Bir cumartesi sabahı sıcacık yataklarından kaldırılarak cezalarını çekmek üzere ebeveynleri tarafından okula getirilen birbirinden farklı beş lise öğrencisinin  tavırlarına şahit oluyoruz. Sosyo-ekonomik durumları, moda anlayışları, popülerlikleri, hayata bakışları, karakterleri birbirinden çok farklı bu beş ergenimiz okul müdürü tarafından ödevlerini yapıp davranışlarını gözden geçirene kadar okulda tutulurlar. Başta birbirinden hiç haz etmeyen bu beşlinin ortak bir düşman ve derinlikli iletişimle nasıl da birbirlerini sevmeye başladıklarını; hepimizin ailesi, çocukluğu, koşulları vs. farklı olsa da basitçe “insan” olduğumuzu gösteren seyir zevki yüksek bir film.

Yani diyor ki; “People are people so why should it be You and I should get along so awfully?”  

Kitap: Breakfast at Tiffany’s

Tiffany’s New York’ta Fifth Avenue’de bulunan lüks bir kuyumcu. Baş karakterimiz Holly ise her gün Tiffany’nin vitrinlerine bakarak kahvesi ve pastası ile kahvaltı eder. Hayat amacı ise Tiffany’s için duyduğu aidiyet hislerini duyabileceği gerçek bir mekan-kişi bulmaktır. Holly oldukça karmaşık ve sıra dışı bir kadındır. Onun geçmişini, bu şekilde davranmasını sağlayan etkenleri ve insan ilişkilerinin dinamiklerini karakterin derinliğine indikçe keşfederiz. Holly’nin aurası pek çok erkeği cezbeder fakat ondan etkilenenleri üzmekte ve idare etmektedir. Bir gün sıra dışı bir şekilde komşusu ile tanışırlar. Anlatıcı olarak geçen bu komşu, Holly’nin çok farklı yanlarını açığa çıkararak, kitap boyu Holly’ı tutup “Neden böyle davranıyorsun?” deme isteğimize karşılık verecektir. Bu kült kitabın kült bir filmi de mevcut. İkinci Dünya Savaşı sonrası New York’ta buluyorsunuz kendinizi; anlayamıyor, yargılıyor ve en sonunda yargılarınızı kırıyorsunuz. İşin ilginci de, Holly’nin huzur bulmasını her şeyden çok siz de istiyorsunuz.

“Holly, New York’a gelen ve güneşin etrafında mayıs sinekleri gibi bir an için dönüp sonra kaybolan tüm bu kızların bir sembolü idi.”

Truman Capote

Müzik: Sunday Morning

Velvet Underground’un Nico ile çıkardığı; Andy Warhol tarafından çizilmiş, tarihin en ünlü kapaklarından birine sahip olan kült albümün en farklı çizgideki şarkısı. Pazar sabahlarına duru ve hafif hüzünlü bir huzur veren cinsten. Kahvaltı sonrası kahveniz ile dinlenmesi tavsiye olunur. Görüşmek üzere.

Berru Doğan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.