KATARSİS 2

"Çünkü sen, hep düşeceksin en yükseklerden. Sel olup götürecek, deprem olup yerle bir olacak, topraklar seni yerden yere savuracak ama sen yine içini, içinle bulacaksın."

                                                      (Zamana Yenilirken)

                              (Bu yazının okunma süresi yaklaşık 3 dakikadır.)

   Dönelim mi bir kere daha geriye? Kaldığımız yerden devam edelim o halde. Hücrelerimiz yenilenirken ve biz zamana yenilirken, Katarsis.

   Bütün insanlara teğet yaşamış gibi yalancı sonbaharda bulunurmuş hüzünler. Acelem yok, zamanda bulacağım ve tekrardan dayanacağım. Üzerine basa basa hatırlatacak kaderim ve yaramdan kırmızı rengine çalan damlalar düşecek. Biliyorum iz bırakacağım hikayemde. Basar ya yeniden korkular üzerimize. Titrerken yorganın altında, yarının umuduyla sıcak kalabilir hayallerim.

   Sana böyleleri yasaktı. Sen, daha yolun başında başlamıştın belki de direnmeye. Sen, her zorluğun arkasında gücünle boyayabilirdin yalancı sözleri. Bulutların üstüne uçabilir ya da yürürken yerin dibine girebilirdin. Onların gözünde kıymetin yoktu elbet. Bu yüzden sen, sen olduğundan yaşamana değer katacaktın. Çünkü sen, hep düşeceksin en yükseklerden. Sel olup götürecek, deprem olup yerle bir olacak, topraklar seni yerden yere savuracak ama sen yine içini, içinle bulacaksın.

   Sana verilemez duygular var bu hayatta. Tarihi geçmiş sevgilerden bir demet. İçin buruk da neyle sarıp sarmalarsın, bilinmez. Arar durursun bir yerlerde. Ayağına bağ işte gittiğin her yerde seninle. Arama boşuna sevginin de vardır doğru zamanı. Öyle kafaya göre verilen her sevgi, her boşluğu da doldurmaz. Tam zamanında ve doğru yerde verilen bir sevgi gerekli.

   …

   Şimdi kapıyı çarpıp gitsem ne çıkar, gitmesem ne çıkar! Ardında ne varsa çoktan olmuş, bitmiş. Kapılar darmaduman olsa ne çıkar! Olan olmuş ya bir kere onu hiçbir şey olmamış yapamaz ki! Olabilir, o kadar olmuşlukla da hayata devam edebilmek büyük bir yetenektir nihayetinde. Ne olursa olsun sabah uyandığınızda kazara aklınızda kalmışlarla hayata kalkışmak da cesaret gerektirir. Ancak sanıyorum yollarımın devamında çıkmazlar var. Kendi kendime kurduğum tuzaklar. Biliyorum izlerimin ve özlemlerimin yarısı sizden yarısı da benden. Sisli düşünceler, cevapsız sorular, geride bırakılmış küller. Hepsi bir zamanlar yanmışlığımın sonucu. Nietzsche’nin, “Geride bıraktığım ne varsa kül. Ateş benmişim demek ki!” sözü özetliyor bazen, hatta çoğu kez.

   İnsanın özü, insanlardan ne kadar etkilenip de kendisi kalmasıyla ölçülür. Her yerde insanlarla iç içeyiz sonuçta. Konuşmaya başladığımız günden beri muhatap olduğumuz insanlara anlatmaya çalışıyoruz bir şeyler. Anlatmaya çalıştıkça da bir kez daha kendimizi ortaya koyuyoruz. Ancak, kendimizi ortaya koyarken karşımızdaki muhatabımızla beraber kalkıyoruz masadan. Ondan bir şeyler alarak ya da çalarak. Evet, çalıyoruz. İnsan başkalarından çalmaya başladı mı işte, kendisi kalamıyor. Yanlış anlaşılmasın çalmak; üzerine yakışmayan tavırlarla yaşamak. Elebette, başka düşünceleri benimseyeceğiz, bağlı kalacağız ve direneceğiz ama kim olursa olsun, hangi düşünceler dört bir yanımızda olursa olsun, benliğimizden vazgeçmeme yemini bozmayacağız ya hani.

   Katarsis, yüzleştiğimizin ya da yüzleşmekten köşe bucak kaçtığımız her şeyin dışavurumu. Yaşadığımız ya da yaşamak isteyipte yaşayamadığımız isteklerle dolu. Düş kırıklıkları, daha da fazlası. Şehir değiştirmek isteyen herkes yüzleşmeli. Çünkü insanın yerini değiştirmek istemesi, kendinden kaçma isteğiyle örtüştür. “Artık uzaklaştım, en çok da kendimden” derken Pinhani sözlerinde galiba buna değiniyor.

   Katarsisten sonra ruhum hem özgür, hem de tarafsız. Başkalaşmış bir ben, mutlak benden uzak değil. Değişmişse gerekliliğinden. Ağaç değiliz ki aynı yerde duralım, aynı düşüncelere esir olalım. Biraz da hayatın bize sundukları neticesinde değişiyoruz yani. Katarsisten sonra ben eski ben değilim. Attığım adımlar, insanlara teğet geçmiyor artık. O zaman soruyorum size: “Teğet misiniz ya da değdiniz mi bir şeylere? Düşündükleriniz çerçevesinde ve zamanın yenilgisinde değiştiniz mi? Arındınız mı ukte kalan her şeyden? İçiniz rahat mı? Yoksa, hâlâ bir yerlerde çözülmeyi bekleyen cevapsız sorular mı mevcut?” Değmez, bu dünyaya değmez.Teğet de geçmez artık. Dünyanın frekansında kalırsak ve yaşamayı göze alırsak;

Biraz güleceğiz.

Biraz ağlayacağız.

Biraz kazanacağız.

Biraz da kaybedeceğiz.

Yazar: Hayrunnisa Turan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.