Kibarlık, anlatılan şeye duyulan hayranlıktır. Egoların sırtı okşandığında elde kalan güzel kokudur, ilgilenmektir, ilginin değiştirdiği ve geliştirdiği ev dekorasyonu, yeni kitap rafı, korkulmayıp sahiplenilen hayvandır. Kibarlık, zarif bir adımdır, denizin derinliğini artık sormama noktasına varılan güvenmedir, farkında olunan dubadır, tanışmaktır, tavsiye vermektir, bir yolculuktan beklenebilecek bütün güzellikleri bir akademiden mezun olmanın verdiği tatminkârlıkla kucaklayan, unutulmak istenmeyen üst üste dizilmiş şanslılıklar bütünlüğüdür. Kibarlık, bilimdir, adını zoraki saygının tersine hoşgörülü bir kibarlıkla koruyan, hiçbir zorunluluğu olmadığı halde herkesle arasını aynı hoşgörülü naiflikte tutan kökleşmiş tazenin ta kendisidir.
Dikkat çekmenin önlenemez olduğu bazı durumlar vardır. Buna ister yüksek ve saf enerji deyin, ister farklılıkların en göz alıcı yansıması… Her durumda bu enerji kendi çapında yönetilmek ve rayına konulmak ister. Yoksa işler çığrından çıkabilir sevilen ve ilgi duyulan nesne düşman haline gelip yuhalanabilir. Örneğin sizinle konuşmak isteyen ve buna çekinen birine 10 yıllık dostu gibi davransanız da ürkek mesafe derecenizi korusanız da o, sizin naifliğinizi ve onca kişi arasında iddiasızca parladığınız için seviyorsa yapmanız gereken ya da olması gereken, bu düşüncelerin her an ne kadar da doğru olduğunu kanıtlamaktır. Peki ya bu naiflikle yaklaştığınız, en önemlisi olduğunuz halde sizden korkup kaçarsa?
Gözlem yapmanın en keyifli yanı birinden ya da birilerinden açıklama beklemek yerine olan biteni tüm boyutlarıyla zamana yayılmış bir hâlde rahatlıkla algılayabilme durumudur. İyi olandan, doğru olandan, yeni olandan neden kaçılır ya da söylene söylene kaçılır?
Varlığına alışılmış ve varlığa dahil edilmiş bir şeyi değiştirmeye ya da tamamen ortadan kaldırılmak istenmesinin karşı taraf için travmatik bir hezimet oluşturmasının nedeni, bugüne kadar elde edilen ve uğraşılmış her şeyinde onunla birlikte yok olup gideceğine olan takıntılı inançtır. Bilincimizle yeteri kadar iyi anlaşamıyorken bilinçaltımızdan çıkacak düşünce temizlenmesinin her tarafı kirleteceğinden endişelenmek, sınıf ayrımı ve eşitsizliğin ortadan kalkınca işkence gören tarafın intikam alacağından korkup çeşitli kıyamet senaryoları üretmek ya da dünyayı kızdırdığımız anda daha hızlı döneceğini düşünüp yarı korku yarı şakayla suyuna gitmek Darwin’i, Adler’i, Lincoln’ü, Kopernik’i ve Galileo’u misyonları gereği daha mı kibarlaştırmıştır bilinmez ama onlar, en azından çağlarının çok ilerisinde ve bulundukları ortamda ne yaparlarsa yapsınlar her anlamda bilimin her alanında çok dikkat çeken kişilerdi, tabii bunu gezegenimizin kaderini değiştirecek çekicilikte işler yapmalarının da hatırı sayılır bir payı var elbet. O kadar çok dikkat çekiyor ve inanılıyordu ki onlara, adlarını tarihe yazmaktan başka çareleri kalmamıştı.
Peki, bilim günümüze kadar sadece kibarlıkla mı gelmiştir? Seviyesini bozmayacağı anlaşılınca herkes onu zamanla memnuniyet içerisinde mi kabullenmişti? Bence elindeki kilitli deri çantayla kapı kapı gezip gelecek vadeden bir işportacı olmadığını ve içindekinin anahtarlıktan ziyade, taşındığı zaman ağır, anlatınca anlamlı olduğundan artık eskisi kadar ağır gelmeyen ve düzenin değişmesi gerektiğini çantadaki anahtarlıklardan dilediğinizi seçtirip onların gözetiminde açtırdıktan sonra dinlemeye hazır olup olmadığınıza karar vermenizle başlar. Hazır mısınız?
Yazar: Deniz Uğur Çil